KÎL-U-KÂL: Dedi-kodu. Gîbet. (Bkz. Gîbet) Geçirme ömrünü mü’min, sakın ki, kîl-ü-kâl üzre! Sözün mânâsını anla, ne yürürsün hayâl üzre. (M. Sıddîk bin Saîd)
Belli bir müminin veya zimmînin [gayrı müslim vatandaşın] aybını, onu kötülemek için arkasından söylemek, gîbet olur. Gîbet, haramdır. Dinleyen, o kimseyi tanımıyorsa, gîbet olmaz. Gîbet olunan kimse bunu işitirse, üzülür.
Bedeninde, nesebinde, ahlâkında, işinde, sözünde, dîninde, dünyasında, hattâ elbisesinde, evinde, hayvânında bulunan bir kusur, arkasından söylendiği zaman, bunu işitince üzülürse, gîbet olur. Kapalı söylemek, işaret ile, hareket ile bildirmek, yazı ile bildirmek de, hep söylemek gibi gîbettir.
Bir müslümanın günahı ve kusuru söylendikte, hâfızların, din adamlarının, elhamdülillâh biz böyle değiliz demeleri, gîbetin en kötüsü olur.