MAHKEME: Hüküm verilen dâvâların görülüp, hükme (karâra) bağlandığı yer.
Mahkemeye bir işin düşünce, hâkim karşısında dâvâcı veya dâvâlı ile kavga etmeye kalkışma! Ne sorulursa o kadar cevâb ver! Şâyed şâhid olarak gidersen, hiç kimsenin te’siri altında kalmadan ve kimseden korkmadan Allah rızâsı için doğru konuş! Olur ol maz bir iş için hemen mahkemeye koşma! (İmâm-ı Gazâlî)
İslâm’da mahkemelerin ortaya çıkışı, Medine’ye hicret ile başlamaktadır. Mekke döneminde müslümanlar, siyasî bir otoriteye sahip olmadıklarından, bu dönemde bir yargı kurumundan söz etmek mümkün değildir. Adlî düzenin kurulabilmesi için kaçınılmaz olan maddî iktidar, Medine’ye hicretten sonra bir İslâm devletinin kurulmasıyla elde edilmişti. Medine’de devlet başkanı, aynı zamanda kaza organının da başı olan Resulullah ilk zamanlar, kaza fonksiyonunu bizzat yerine getiriyor; her türlü ihtilâf ve davalar onun tarafından çözüme kavuşturuluyordu. Resulullah (s.a.s), toplum düzeninin sağlanması ve haksızlıkların giderilmesi için, hükümler verirken aynı zamanda, yargılama usulü hakkındaki temel prensipleri de ortaya koyuyordu.