Maraz-ı Kalbî: Kalb hastalığı, bozuk îtikâd; kibir, hased (kıskançlık), kin ve riyâ (gösteriş) gibi kalb hastalıkları. Kalbin Allahü teâlâdan başka şeylere tutulması.
Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
Onların kalblerinde maraz vardır. Cenâb-ı Hak (Kur’ân-ı kerîm âyetlerini indirmekle onların şüphe, kin ve nifak) marazlarını artırmıştır. Yalan söylemeleri sebebiyle onlar için şiddetli bir azâb vardır. (Bekara sûresi: 10)
Maraz-ı kalbîye tutulmuş olanların hiçbir ibâdet ve tâati faydalı olmaz. (İmâm-ı Rabbânî)
İnsanın doğasında ve fıtratında, dünyanın basit ve önemsiz şeylerine karşı gereksiz bir önem verme ve meşgul olma zafiyeti bulunuyor. İşte Üstadımız bu zafiyeti “maraz-ı asabi” ya da “maraz-ı kalbi” olarak tasvir ediyor.
Bu zafiyet küfür ehlinde daha ziyade oluyor; çünkü onların nazarında, aleminde, dünyasında ahiret, beka, Allah gibi kavramlar yer tutmuyor. Dolayısı ile kafirlerin birinci derdi birinci kaygısı birinci hedefi, dünya ve onun önemsiz işleri oluyor. Bu yüzden iki paralık dünya umuruna bütün gaye ve enerjisini sarf edebiliyor, çünkü meşgul olacağı başka ulvi bir hedefi bulunmuyor.
Bu hastalık zaman zaman müminlerde de nüksediyor, lakin müminlerde bulunan iman, ahiret ve Allah inancı, derecesine göre bu hastalığın etkisini azaltıp çabuk ayılmasına sebebiyet veriyor.
Koca koca adamlar bir futbol maçı üzerine saatlerce yorum ve konuşma yapıyorlar, hatta bazen birbirine giriyorlar. Oysa futbol 90 dakikalık önemsiz ve basit bir oyundan ibarettir…