ME’ÂNÎ İLMİ: Sözün yerinde kullanılmasından, hâle, duruma göre uğrayacağı değişikliklerden bahseden ilim. (Bkz. İlm-i Meânî)
Meânî kelimesi ma‘nânın çoğuludur. Meânî, beyân, muhassinât (bedî‘) şeklinde üç disipline ayrılan belâgatın sözün yerinde olma (muktezâ-i hâle uygunluk) şartlarını, sözü duruma ve yere göre uyarlama ilkelerini inceleyen dalına meânî ilmi, bu nitelikteki sözü, açıklık ve kapalılık bakımından birbirinden farklı olan anlatım biçimleriyle ifade etmenin ele alındığı disipline beyân ilmi, meânî ve beyan şartlarını taşıyan sözü güzelleştiren sanatlardan bahseden dalına da muhassinât adı verilmiştir. Muhassinâta bedî‘ ilmi adını ilk veren dil âlimi İbn Mâlik et-Tâî’nin oğlu İbnü’n-Nâzım’dır.
Arap gramerinin günümüze ulaşan ilk eseri Sîbeveyhi’nin el-Kitâb’ında meânî ilmini ilgilendiren cümle tahlilleriyle cümlelerdeki takdim-tehir, tarif-tenkir, hazif ve bazı edatların anlamları gibi konular yer aldığından Sîbeveyhi’yi meânî ilminin ilk kurucusu sayan araştırmacılar vardır. Ferrâ’nın Meʿâni’l-Ḳurʾân’ı, Ebû Ubeyde’nin Mecâzü’l-Ḳurʾân’ı, İbn Kuteybe’nin Teʾvîlü müşkili’l-Ḳurʾân’ı, Müberred’in el-Kâmil’i ve Sa‘leb’in Ḳavâʿidü’ş-şiʿr’inde de benzer konular dağınık olarak bulunur.
Bişr b. Mu‘temir’in Ṣaḥîfetü’l-Belâġa’sında mevcut lafız-anlam uygunluğunun gerekliliği, mânaların değerinin durum ve konuma uygun düşmesinden ileri gelmesi, mânaların dinleyicilerin kültür seviyesine göre ayarlanma zarureti gibi düşünceler meânî ilminin nüvesini oluşturmuştur.