Mehr-i Misl: Mehir söylenmeden veya mehir vermemek şartı ile yapılan bir nikahtan sonra, kadının, baba tarafından akrabâsının kadınlarına bakılarak bunlara verilen mehir kadar verilmesi kararlaştırılan altın, gümüş, mal veya herhangi bir menfeat.
Mehir kadına bir değerin ifadesi ve kritik bir dönemdeki sosyal garantisi olarak verilen maldır. Mal ve paradan başka bir şeyle, Hanefi mezhebine göre mehir olmaz. Onlar Nisâ 24. âyetinden bunu anlamışlardır.
En azı da on dirhemle sınırlandırılmıştır. Dolayısı ile boşama hakkını kadın mehir olarak değil ama ayrıca alabilir. Mehir kadının hakkı olduğu için, herkes gibi o da hakkından vazgeçebilir ve mehrini kocasına bağışlayabilir. Yani almak zorunda değildir. Mehir, duhulle, yani zifafla beraber farz olur. Koca, ondan önce vermek zorunda değildir.Mehire zaman belirtilmemişse, kadın mehrini almadan kendisini kocasına teslim etmeyebilir. Fakat mehrin bir kısmını ya da tamamını müeccel (vadeli) mehir olarak kararlaştırmışlarsa, kadının onu hemen alma hakkı yoktur.Düğünlerde yapılan altınlar bizim örfümüzde mehirdir ve kadının hakkıdır.
Kadının evlenirken bilip bilmemesi; söyleyip söylememesi mehir hakkını düşürmez. Ancak o takdirde sadece “mehr-i misil” (Akrabasından dengi olan kadınların aldığı ortalama mehir) alabilir.Başlıkparası, kocaya gidecek kadının Babası ya da başka bir yakını tarafından alınan ve evlenecek kadına verilmeyen bir para ya da mal olup, kadının eşya gibi satılması anlamına geldiğinden; çirkin bir haramdır ve kadını aşağılamadır.
Mehir ise bizzat kadının aldığı ve kocanın iznine bile gerek kalmaksızın istediği gibi harcayabileceği bir haktır, bir garanti unsurudur ve kadına değer vermenin ifadesidir.(bk. Mavsbilî, el-Ihtiyâr 448)