MEKRÛH: Hoş görülmeyen, beğenilmeyen şey. Peygamber efendimizin beğenmediği ve ibâdetin sevâbını gideren şeyler.
Yasak olduğu haram gibi kesin olmamakla berâber, Kur’ân-ı kerîmde, şüpheli delil ile, yâni açık olmayarak bildirilmiş veya bir sahâbînin (Peygamb er efendimizin arkadaşlarının) bildirmesi ile anlaşılmış olan yasaklar. Mekrûh olduğu bildirilen yasak işleri özürsüz yapmak günahtır. (Seyyid Abdülhakîm)
Küçük ve büyük abdesti sıkıştırırken ve yel zorlarken namaza durmak mekruhtur. Namaz arasında zorlarsa, namazı bozmalıdır. Bozmaz ise günâha girer. Cemâati kaçırsa bile, bozması iyi olur. Kerâhetle kılmaktan ise, cemâat sünnetini kaçırmak evlâdır. Na maz vaktini veya cenâze namazını kaçırmamak için mekrûh olmaz. (İbn-i Âbidîn)
Haram ve mekruh arasında bazı yakınlıklar vardır. Her ikisi de yasaklanan ya da hoş karşılanmayan veya çirkin olan fiilleri ifade eder. Ancak haram, Allah ve Resulunun kesin ve bağlayıcı şekilde yapılmamasını istediği fiilleri kapsar. Buna şu nasslar örnek verilebilir: “Size analarınız, kızlarınız… (ile evlenmek) haram kılındı” (en-Nisâ, 4/23).
“Müslüman bir kişinin malını onun gönül rızası olmaksızın (almak) helâl olmaz” (Ahmed b. Hanbel, V, 72); “Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin” (el-En’âm, 6/151).