MERHAMET: Şefkat, acıma, bağışlama.
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
… Allahü teâlâ kullarına çok merhamet edicidir. (Bekara sûresi: 207)
… Allahü teâlâ sonsuz mağfiret ve nihâyetsiz merhamet sâhibidir. (Zümer sûresi: 53)
Birbirlerine merhamet edenlere Allahü teâlâ merhamet eder. O, merhamet edicidir. Yeryüzündekilere merhamet ediniz ki, gökte olanlar da size merhamet etsin. (Hadîs-i şerîf-Mişkât)
Allahü teâlâ merhameti yüz parçaya ayırdı. Doksan dokuzunu kendi katında alıkoydu. Yeryüzüne birtek parça indirdi. Bu bir parça yüzünden mahlûkât (yaratıklar) birbirine merhamet ederler. (Hadîs-i şerîf-İbn-i Mâce)
Şeytan; “Allahü teâlâ rahîmdir, affeder” diyerek insanı günâh işlemeğe sürükler. Hâlbuki kıyâmet günü düşmanlara merhamet olunmayacaktır. (İmâm-ı Rabbânî)
Ey oğlum! Merhamet eden merhamet bulur. Sükût eden selâmete erer. Hayır söyleyen kâr eder, kazanır. Kötü konuşan, günâhkâr olur. Diline hâkim olmayan pişman olur. (Lokman Hakîm)
Gençlikte Allahü teâlânın kahrından, azâbından korkmak, titremek lâzımdır. İhtiyarlıkta affına, merhametine sığınmalıdır. (Ahmed Fârûkî)