MEŞRÛ’: Şerîate (İslâmiyet’e) uygun şey.
Tevekkül, sebeblere yapışmayıp, tembel oturmak değildir. Çünkü böyle olmak Allahü teâlâya karşı edepsizlik olur. Müslümanın meşrû bir sebebe yapışması lâzımdır. Sebebe yapışıp çalışmaya başladıktan sonra tevekkül edilir. (Muhammed Bâkî-Billah)
Ana-babanın meşrû emirlerine âsî olanlar mel’ûndur. (Süleymân bin Cezâ)
Bedendeki bütün âzâlar birer emânettir. Bu nîmetleri meşrû şekilde ve meşrû yerlerde kullanırsan, emin kimselerden olur, cenâb-ı Hakk’a karşı tam şükretmiş olursun. Bu emânetleri gayri meşrû yerlerde kullanan insan, Allahü teâlâya isyân ve hıyânet et miş olur. (Süleymân bin Cezâ)
Humûd huylu olan kimse, helâl olan zevkleri, meşrû olan arzulara terk eder. Ya kendi helâk olur, yâhut nesli kesilir. (Ali bin Emrullah)