MEVHÛM: Vehmolunmuş, aslı esâsı yokken zihinde kurulmuş olan, kuruntuya dayanan. Hayâlî. (Bkz. Vehm)
Dışarıda bir şeyi görmek tatlı geldiği gibi, onun aynadaki hayâlini görmek de tatlı gelmekte, sevilmektedir. Hâlbuki, o şeyin kendisi dışarda vardır. Aynada görmek ise, hayâl ve vehim olup, kendisi değildir. Fakat tesirleri ve işleri birbirlerine ben zemektedir.
Allahü teâlâ, lutf ve ihsân ederek, mevhûm olan şeylerin tesirlerini, mevcûd (var olan) şeylerin tesirlerine, işlerine benzettiği için, mevhûm olanlarda, mevcûda ihsân edilen (verilen) nîmetlerden pay almak ümidi meydana geldi. (Ahmed Fârûkî)
“Evham”, kelime olarak olmayan bir şeyi olur zannı ile meraklanma, kuruntular, zarar ihtimâli çok az olan bir şeyden meraklanma ve üzülme gibi anlamlara geliyor. Evham “vehim” kelimesinin çoğulu oluyor, yani evham vehimler demektir.
“Vesvese” de kuruntu ya da aslı olmayan ihtimaller demektir. Vesvese, lügatte hışırtı, fısıltı gibi gizli ses demektir. Bu münasebetle gönülde tevali ve tekerrür eden gizli söze vesvese; ve bir nefse böyle bir söz ilka etmeğe de vesvese vermek tabir olunur.
Görüldüğü gibi vehim ile vesvese birbirine yakın anlamlar ihtiva ediyor.