MÜCÂVİR: Komşu. Memleketini ve yurdunu terk ederek, zamânını Haremeyn-i şerîfeynde yâni Mekke-i mükerremedeki Mescid-i Harâm’da ve Medîne-i münevverede ise Mescid-i Nebî’de (Peygamber efendimizin mescidinde) ibâdetle geçiren kimse.
Araplar komşuya “car” derler. “câr” evi diğerinin evine bitişik (mücâvir) olan, birbirini himaye eden, koruyan, birinin yardımına ve imdadına koşan anlamlarına gelir.
Köyde, kentte, tarlada, bahçede birbirine komşu olan insanların ve özellikle Müslümanların huzur içinde yaşamaları için gerekli şartlardan, beşeri şartlardan biri de beşerî münasebetlerini iyi düzeyde tutmalarıdır. Bu sebeple yüce dinimiz komşuluk hakkına büyük önem vermiştir.
Komşuluk, toplum hayatımızda yeri ve önemi inkâr edilemeyen içtimâî bir müessesedir ve insanların toplum halinde yaşamalarının zarûrî bir neticesidir. İnsan sosyal bir varlık olduğuna, bu sebeple tek başına yaşayamayacağına göre etrafında komşuların olması kaçınılmazdır.