MÜCRİM: Kâfir. Günâhkâr.
Allahü teâlâ, âyet-i kerîmelerde meâlen buyuruyor ki:
(Ey nîmetleri inkâr eden kâfirler!) Az bir zaman (ölünceye kadar) dünyâda, hayvanlar gibi yiyin, için, zevk edinin. Şüphesiz ki siz mücrimlersiniz. (Mürselât sûresi: 46)
Kıyâmet günü, yâni insanlar dirilip bir araya geldikleri gün, Allahü teâlânın emriyle, Resûlullah efendimiz, Kur’ân-ı kerîmi gâyet güzel ve tatlı bir şekilde okur, mü’minlerin (Allah’a ve Resûlullah efendimize inanıp îmân edenlerin) yüzleri güler ve sevinirler. Kur’ânı kerîme inanmayanların yüzleri gâyet çirkin olur. Bu anda bir nidâ (ses) gelir ki: “Ey mücrimler! Şimdi sizler ayrılınız!” denir. O zaman, herkesi büyük bir korku alır… (İmâm-ı Gazâlî-Kıyâmet ve Âhiret)
Sırât yâni Cehennem’in üzerine kurulacak köprüden geçemeyip düşen mücrimler, Cehennem hazenesine yâni azâb meleklerine teslim olunurlar. Ağlayıp inlemeğe başlarlar. (İmâm-ı Gazâlî)