MUHLİS: İhlâs sâhibi. Niyetini ve ihlâsını düzeltmeye uğraşan kimse. (Bkz. İhlâs)
Bütün mü’minler, ibâdet yaparken, Allahü teâlâ emrettiği ve beğendiği için yapmağa niyet ediyorlar. Böylece ihlâs ile yapıyorlar. Fakat bütün işlerin, iyiliklerin hep ihlâs ile yapılması ve bu ihlâsın kalbden gelmesi lâzımdır. İbâdetlere başlarken ya pılan niyet, ihlâs; zahmet çekerek, kendini zorlayarak hâsıl oluyor ve kısa bir zaman devâm ediyor.Sonra kalbe nefsin arzûları geliyor. Muhlis, niyetini ve ihlâsını devamlı düzeltmeğe çalışır. (İmâm-ı Rabbânî)
İhlası kazanmış kimselere muhlis denilir. İhlasa erdirilmiş kimselere de muhlas denilir.
Kur’an’da “muhlis” kavramı yanında “muhlas” kavramı da kullanılmış ve alimler tarafından bunların farklı olduğu bildirilmiştir.
Muhlas kelimesinin geçtiği ayetin meali şöyledir:
“Doğrusu, hanım ona sahip olmayı iyice aklına koymuş ve buna yeltenmişti de. Eğer Rabbinin burhanını görmeseydi o da kadına meyledecekti. Biz, ondan kötülüğü ve fuhşu uzaklaştırmak için işte böyle yaptık. Çünkü o, ihlâsa erdirilmiş kullarımızdandı.” (Yusuf, 12/24)
İhlas, Hakk’a hizmet vazifesinin gerçek sahibi Peygamber Efendilerimizin (asv) en birinci vasfı, belki de ihlasa erdirilmiş birer muhlas olmaları açısından, fıtrî bir tavırlarıdır.
Buna göre, “muhlis”, her zaman ihlas çizgisinden çıkabilen ihlas sahibi, “muhlas” ise, Allah’ın özel koruması altında olan ihlas sahibi kimselerdir. (bk. Zemahşerî, Maverdî, Nesefî, Yusuf, 24. ayetin tefsiri)