MÜKERREM: Muhterem, azîz, saygı değer.
Peygamber efendimizin anaları ve babaları arasında bulunmakla şereflenen bahtiyarların hepsi, zamanlarının ve memleketlerinin en asîl, en şerefli, en temiz zâtları idi. Hepsi azîz ve mükerrem ve muhterem idiler. (Celâleddîn Süyûtî)
İman yolunda yürüyen ve bu yürüme de de sebat edenlerin bu hali fıtraten mükerrem olduklarına kuvvetli bir işaret olmaktadır. Mükerremliği daha da ileri götürmek isteyenler veya mükerrem, kamil bir insan olmak isteyenler, hakikatı aramakla meşgul olurlar. Bu onların her şeyi boş vermedikleri intibahını insanda uyandırmaktadır. Ancak bazen mükerrem olmak isteyenler veya mükerrem olanlar iyiyi veya daha iyiyi bulmak üzere hakikatı ararken önlerine farklı şeyler de çıkabilir. Eğer bu kişiler ehli feraset ve hikmetli zatlar iseler o zaman daha da temkinli olurlar. Yoksa hakkı bulayım derken hakikatsız şeyler de ellerine geçeip onu hakikat telakki edebilirler.
Mesela, Elmas için denize dallan gavvaslar, dalgıçlar farkında olmadan, elmas zannettikleri şeyleri de koyunlarında saklayabilirler. Demek oluyor ki mükerremlik sa’yetmeyi, araştırmayı, hakikatı bulmayı insana öğretmekte. İçindeki araştırma duygusunu bu şekilde tatmin edebilmektedir.