MUKÎT (El-Mukît): Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (ism-i şerîflerinden). Beden için görünen kuvvet, rûh için mânevî kuvvet yaratan, her şeye kuvvet veren.
“Her şeyi lâyıkıyla bilip gözeten ve her şeye kudreti yeten.”
“Azıkları yaratıp bedenlere gönderen.” (Gazâlî )
Mukît, ilim ve kudrete birlikte delalet eden bir ilâhî isimdir. Her muhtacın neye muhtaç olduğunu bilmek ilim ile olur. Bu ihtiyacı yerine getirmek ise kudret gerektirir. Buna göre, bir mahlukun ihtiyacının gözetilmesi ve yerine getirilmesiyle Mukît ismi tecelli eder.
İhtiyaçlar maddî olabileceği gibi manevî de olabilirler. Cahiliye devrinde insanların en büyük ihtiyacı, ‘tevhid inancıydı’. Bundan mahrumiyet, onları putlara tapacak kadar perişan etmişti. Cenâb-ı Hak, o kavme en son ve en büyük Elçisini (asv) göndermek suretiyle, onların bu ihtiyacına en güzel şekilde cevap verdi.
Mukît’in bir başka mânâsı da, “Her muhtaca ihtiyacı kadar rızık veren” şeklindedir. Bu isim, kut ve gıda vermek demek olan ‘ikâte’ fiilinden gelmektedir. Bir canlının yeme, içme, görme, işitme, yürüme gibi her türlü ihtiyacı Rahmân ve Rezzak olan Allah tarafından karşılanıyor.
Her canlıya, kendisine yetecek kadar rızık vermek ‘ikâte’ fiiliyle gerçekleştiriliyor ve bu ilâhî ihsanda Mukît ismi tecelli ediyor.