NA’T-I ŞERÎF: Peygamberleri ve din büyüklerini öven şiirler. Daha çok Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselâm için söylenir.
Yûnus Emre’nin yazdığı bir na’t-ı şerîf: Canım kurbân olsun senin yoluna, Adı güzel, kendi güzel Muhammed. Gel şefâat eyle kemter kuluna, Adı güzel, kendi güzel Muhammed. Mü’min olanların çoktur cefâsı, Âhirette olur zevk ü sefâsı, On sekiz bin âlemin Mustafâ’sı, Adı güzel, kendi güzel Muhammed. Yedi kat gökleri seyrân eyleyen, Kürsî’nin üstünde cevlân eyleyen, Mi’râc’da, ümmetin Hakk’dan dileyen, Adı güzel, kendi güzel Muhammed. Yûnus ne’yler iki cihânı sensüz Sen hak peygambersin şeksüz şüphesiz, Sana uymayanlar gider îmânsız, Adı güzel kendi güzel Muhammed.
Divan edebiyatında na’tlar, daha çok Hz. Peygamber vasfında yazılmış manzumeler (na’t-i Şerif, na’ti Nebî; na’t-i Mustafâ) olmakla birlikte; her hangi bir tasavvuf ulusunun, bir din büyüğünün, özellikle de dört büyük halife (Hz. Ebûbekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali)’nin övgüsüne tahsis edilmiş na’tlar da vardır. İran edebiyatında, XVI. asırda, Hz. Ali hakkında yazılmış olan na’tlar oldukça geniş bir yekûn tutmaktadır. Dört halifenin (Çihâr-yâr) medihleri hakkında yazılan manzumelere “Na’t-i Çâryâr”; Hz. Ali’nin medhini konu edinenlere de “Na’t-i Ali” denir. Cem’i “nu’ût”dur. Na’t yazanlara “na’t-gû”; cami ve tekkelerde na’t okuyanlara da “na’t-hân” tabiri kullanılır.
Na’tlar, divanların baş kısmında Tevhîd ve Münacaat’lardan sonra yer alır.
Umumiyetle, hangi nazım şekli ile yazılmış olursa olsun, Hz. Muhammed’i konu alan manzumelerin tümüne na’t adı verilmekle birlikte; na’tlar daha çok “kaside” nazım türü ile yazılmışlardır. Bu arada, az da olsa, mensur na’tlara da tesadüf edilmektedir.