ŞEFKAT: Acımak, merhamet etmek.
Büyüklerine hürmet, küçüklerine şefkat etmeyen bizden değildir. (Hadîs-i şerîf-Mişkât)
Allahü teâlânın emirlerini büyük bilmek, yarattıklarına şefkat lâzımdır. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Rabbânî)
Herkese şefkat ve merhamet et. Kimseyi hakîr (aşağı, hor) görme, kimse ile münâkaşa, mücâdele etme! Kimseden bir şey isteme! Tasavvuf büyüklerine (evliyâya) dil uzatma! Onları inkâr eden felâkete düşer! Mayan fıkıh ve evin mescid olsun. (Abdülhâlık-ı Goncdüvânî)
Allah’ın yarattığı canlılara karşı insanda varolan acıma, merhamet etme duygusu.
İnsandaki şefkat duygusunun kaynağı, Allah’ın Rahmân, Rahîm, Erhamurrâhimîn isimlerinde ifadesini bulan ilâhî rahmettir: “Rahmetim herşeyi kapsamıştır” (el-A’râf, 7/156).
Yeryüzündeki bütün canlılar Allah’ın rahmet ve şefkatiyle varlıklarını devam ettirirler. Allah rahmeti yüz parçaya ayırdı; doksandokuzunu kendi katında tuttu, birini dünyaya indirdi. Bütün canlılar bu bir parçadan istifade ederek hemcinslerine şefkat gösterirler. At, yavrusu memesini emerken başına değmesin diye ayağını kaldırır” (Buhârî, Edeb, 19) hadisi, bu duygunun sadece insanlara has olmayıp, hayvanlarda da bulunduğunu açıklamaktadır.
Bütün canlıların hissettiği bu duyguyu, onların en üstünü (eşref-i mahlûkât) olan insanın daha güzel bir şekilde hissetmesi gerekir. Zaten İslâm, hâlika (yaratana) hürmet-mahluka (yaratılmışlara) şefkat temellerine dayanan bir dindir. Çünkü mahlûkâtın hepsi Allah’a aittir. İyi bir müslümanın müşfik (şefkatli) olması gerekir. Çünkü Peygamberimiz; Büyüklerini saymayan, küçüklerini sevmeyen bizden değildir (bize lâyık bir müslüman değildir)”(Tirmizî, Birr, 15) buyurmaktadır. “İnsanlara acımayana Allah da acımaz” (Müslim, Fedâil, 66) ve Merhamet etmeyene merhamet edilmez” (Buhârî, Edeb, 18) hadisleri de, şefkat ve merhametin ne yüce bir davranış olduğunu göstermektedir.