TAM ŞEHÎD: Allah yolunda canını fedâ eden; dînini, vatanını, bayrağını, nâmusunu müdâfaa ederken ölen, haksız yere öldürülen müslüman. (Bkz. Şehîd)
Tam şehîd, dünyâda yıkanmaz, kefene sarılmaz. Kefen miktârından fazla olan elbisesi soyulup, çamaşırı ile defnolunur. Cenâze namazı Hanefî mezhebinde kılınır. Şâfiî mezhebinde kılınmaz. Âhirette de şehîd sevâbına kavuşurlar. (İbn-i Âbidîn)
Şehid, kelime olarak kesin bir haberi veren, bildiğini söyleyen, hazır olan, bulunan, bir hadiseye şahid olan, şahitlik eden. Dinî anlamda, Allah rızası için, O’nun yolunda canını fedâ eden müslümana verilen isimdir. Ona bu ismin verilmesinin sebebi, cennetlik olduğuna şahitlik edilmiş olması veya onun Yüce Allah’ın huzurunda yaşıyor bulunması yahut ölümü sırasında meleklerin hazır bulunması yahut ta ruhunun doğrudan doğruya Daru’s-Selâm’da (Cennet’te) bulunması veya Allah tarafından çeşitli mükâfatlarla mükâfatlandırılmış olmasıdır.
Arapça bir kelime olan şehid, “şehi-de” fiilinden türemiş olan bir isimdir. Mastarı, şehâdettir. Şehidin çoğulu, “şuhedâ” ve “eşhâd” olarak gelir (el-İsfahânî, el-Müfredât, 267 vd.; et-Tahtavî, Haşiye ala Merâki’lFelâh, Mısır 1970, 516 vd).
Kur’an’da otuz beş dolayında “şehid” kelimesi ve yirmi civarında da, çoğulu olan “şuheda” kelimesi geçmektedir. Aynı kökten gelen kelimelerle beraber, Kur’an’da geçen “şehid” kelimesi, daha çok şâhid manasınadır. Şehid, aynı zamanda Yüce Allah’ın isimlerinden biridir. Bir kaç âyette de, bu manayı ifâde etmektedir. Bu âyetlerden birinin meâli şöyledir:
Biz onlara, ufuklarda ve kendi canlarında âyetlerimizi göstereceğiz ki o (Kur’an)’ın gerçek olduğu, onlara iyice belli olsun. Rabb’inin her şeye şâhit olması, (her şeyi görmesi) yetmez mi?” (Fussilet, 41/53). Bu anlamdaki şehid için, “Şehâdet” ve “Şâhid” maddelerine bakınız.