ŞEKÛR (Eş-Şekûr): 1. Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Kendisi için yapılan az tâate yüksek dereceler ihsân eden, sayılı günlerde yapılan ibâdete, sayısız mükâfât veren.
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
Îmân ehli, Adn adlı Cennetlere girerler. Orada altın bilezikler ve inci ile süslenecekler. Elbiseleri de ipektir. Ehl-i Cennet, bu nîmetleri görünce derler ki: “Geçim ve âkıbet derdini bizden gideren Allah’a hamd olsun. Gerçekten Rabbimiz Gafûr’dur, Şekûr’dur.” (Fâtır sûresi: 33,34)
“Lâ ilâhe illallah” diyenler için, mezârlarında vahşet (yalnızlık) , mahşer meydanında dehşet (korku) yoktur. Sûr’un üflenmesi ânında başlarından toprakları nasıl silkerek kalktıklarını sanki görür gibiyim. Hüznü bizden gideren Allah’a hamdederiz. Muhakkak ki bizim Rabbimiz gafûr (pekçok mağfiret edici, bağışlayıcı) ve şekûrdur. (Hadîs-i şerîf, Taberânî)
Eş-Şekûr ism-i şerîfini söyleyenin vücûduna âfiyet gelir, sıhhat ve selâmete kavuşur. Geçimi bollaşır. (Yûsuf Nebhânî)
2. Çok şükreden, kendisine ihsân edilen nîmetlerin kıymetini bilip, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına riâyetle O’nun rızâsını kazanmak için çok gayret gösteren.
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
Şüphesiz ki bunda (Sebe’ halkının hikâyesinde; günahları, nefislerinin arzû ve isteklerini yapmamaya, şehvetlerine uymamaya, ibâdet ve tâatları yapmanın meşakkatine, belâ ve musîbetlere) çok sabreden (bütün hâllerde ve vakitlerde Allahü teâlânın lutf ettiği nîmetlere) , şekûr olan herkes için, elbette ibretler vardır. (Sebe’ sûresi: 19)
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem ayakları şişinceye kadar namaz kılardı. Eshâb-ı kirâm, “Yâ Resûlallah! Allahü teâlâ senin gelmiş geçmiş bütün günâhlarını affetmiştir” dediklerinde; “Şekûr bir kul olmayayım mı?” buyurdu. (Müslim)