ŞETM: Bir kimseye dil uzatmak, sövmek, kötülemek.
Eshâb-ı kirâma yâni Peygamber efendimizin mübârek arkadaşlarına şetm, Allahü teâlânın Peygamberine şetm olur. Eshâb-ı kirâma saygı göstermeyen, Allahü teâlânın Resûlüne (peygamberine) itâat etmemiş, (uymamış) olur. (Ahmed Fârûkî)
Tahayyülü şetm ise: Hayalimizde bu çirkin sözlere yer vermek demektir. Yani, hayalimizde birisine sövmek, gerçekte birisine sövmek gibi değildir, denmektedir.
Zira, hayalde yapılan tasarruflar bir hüküm teşkil etmez ve kişi suçlu olamaz..
Bir öğrenci, hayalinde yazılıda bir alsa, karnesine geçmek için bir gerekçe olmadığı gibi, hayalinden on da alsa sınıfı geçmez.
Zira, hayalen yapılan işler hüküm değildir. Madem hüküm değildir, örneğin namazda hayalimizden geçen çirkin manzaralar da namazımızı bozmamalıdır.
Nitekim ilmihal bilgileri arasında yer alan, namazı bozan şarlar arasında “vesvese” diye bir madde yer almamaktadır.
Aynı şey, hayalimize gelen küfür için de geçerlidir. Bir an hayalimize Peygamber Efendimiz (asm) ile ilgili, küfrü gerektiren bir manzara geçse, imanımıza hiçbir zarar vermez. Zira hayal, hüküm değildir.
Nitekim hayal ile Müslüman olunmadığı gibi İslam’dan çıkmak da olmaz. İslama girmek için kalbin tasdiki ve dilin ikrarı gerektiği gibi, çıkarken de aynı şey lazımdır.
Demek ki, hayalimizden geçen galiz ve kötü şeyleri kalbimizden kabul etmedikçe sorumlu olmayız.