NİSBET: 1.Soy bakımından bağlılık, mensub olma.
Kendisini babasından başkasına nisbet eden, Cehennem’e hazırlansın. (Hadîs-i şerîf-Savâik-i Muhrika)
2. Tasavvufta velî bir zâtla mânevî irtibat, feyz alma, huzûr.
Bir velînin kabrinden feyz almak için, o zâta karşı diri imiş gibi, edeb ve saygı göstermek, kabri üzerine basmamak lâzımdır. O zât mürşîd-i kâmil (yetişmiş ve yetiştirebilen bir rehber) ise kalbdeki nisbet, geç hâsıl olup, uzun zaman kalır. Mürşîd-i kâmil değil ise hâsıl olan feyz ve nisbet, keskin olup çabuk gelip geçicidir. (Abdülhakîm bin Mustafâ)
Bâtındaki yâni kalbdeki nisbetin artmasına çalışınız. Allah ismini bâzan da kelime-i tehlîli (yâni lâ ilâhe illallah sözünü) çok zikr ederek, bâzan salevât getirerek, Kur’ân-ı kerîm okuyarak Allahü teâlâya yaklaşmağa çalışınız. (Abdullah-ı Dehlevî)
Resûlullah’a uymak, Ehl-i sünnet vel-cemâat îtikâdında bulunmak ve bu büyüklerin nisbetini kalbinde saklamak, dünyânın her nîmetinden iyidir. (Muhammed Hâşim-i Keşmî)
Büyüklerimizin yolu, Allahü teâlâya kavuşturan yolların en kısasıdır. Başka yolların sonunda ele geçenler, bu yolun başında olanlara tattırılmaktadır. Bunların nisbeti, başkalarının nisbetinin üstündedir. Bütün bu üstünlükler, bu yolda sünnete yapışm ak ve bid’atten (dinde sonradan çıkarılan şeylerden) sakınmak bulunduğu içindir. (İmâm-ı Rabbânî)