RÜŞD: Doğru yolu bulma, akıllı davranma, akıl ve ruh bakımından olgunlaşma, iyilikleri elde edebilecek olgunlukta olma; malını korumak için gerekli tedbirleri alan ve saçıp savurmaktan korunan kimsenin vasfı anlamında bir İslâm hukuku terimi. Bu vasfa sahip olana reşîd denir. Reşîdin zıddı setihtir. Sefîh; aklı başında ve temyiz gücü tam olmasına rağmen, malı üzerinde akıl ve mantık dışı tasarruflarda bulunan kimsedir (İbn Âbidîn, Reddül-Muhtâr, V, 95; Mecelle, mad, 946, 947).
1.Hak, doğru yol. Allahü teâlânın birliği (tevhid) inancı.
Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
(Cinlerden bir topluluk) dediler ki:Biz, rüşde ulaştıran benzeri görülmemiş bir Kur’ân dinledik. Biz de O’na îmân ettik. Bundan sonra Rabbimize aslâ hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.” (Cin sûresi: 1,2)
2. Aklın kuvvetli ve tamam olması. Malını dînin ve aklın beğendiği yere sarf etmek, boş yere harcamamak, telef etmemek.
Çocuk âkıl-bâliğ olunca yâni iyiyi kötüden ayırabilme ve evlenecek, erginlik çağına gelince, malını kullanmaya hak kazanır. Rüşdü görülmezse, malı yirmi beş yaşına kadar kendisine teslim edilmez. İki imâma (İmâm-ı Ebû Yûsuf ve İmâm-ı Muhammed’e) ve d iğer üç mezhebe (Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî) göre, rüşdü görülmedikçe ihtiyarlasa dahi malı kendisine verilmez. Onun malından hâkimin izin verdiği kimse tasarruf eder, kullanır. (İbn-i Âbidîn)