RÜŞVET: Haksız yere para, mal v.s. almak veya vermek.
Rüşvet alana, verene ve bunlar arasında rüşvete vâsıta olana da Allahü teâlâ lânet etsin. (Hadîs-i şerîf-Zevâcir)
Resûlullah efendimiz kıyâmet alâmetlerini sayarken buyurdu ki: Hâkimler rüşvet alarak haksız karar verir. Adam öldürmek çoğalır. Gençler, ana babalarını, hısım akrabâsını aramaz, saymaz olur. Kur’ân-ı kerîm mizmârdan, yâni çalgı âletlerinden okunur. Tecvîd ile, güzel okuyanları, şerîate uyan hâfızları dinlemeyip mûsikî ile şarkı gibi okuyanları dinlerler. (Hadîs-i şerîf-Tergîb-üs-Salât)
Rüşvet alan da, rüşvet veren de Cehennemdedir. (Hadîs-i şerîf-Keşf-ül-Hafâ)
Şirk, zulüm, fâiz ve rüşvet habistir. İnsanın iğrendiği, pis dediği her şey habistir. (Hâdimî)
Hiç kimsenin dînine, malına, canına, şerefine, nâmusuna saldırmamalı, herkese borcunu ödemelidir. Rüşvet almak ve vermek harâmdır. Yalnız zâlimin zulmünden kurtulmak için ve ikrâh edilince vermek rüşvet olmaz. Fakat bunu da almak harâm olur. (M.Sıddîk bin Saîd)
Gasb edilen, yâni zulüm ile, zor ile alınan ve sirkat edilen, yâni çalınan ve fâiz, rüşvet, kumar ile alınan ve çalgı çalmak, şarkı söylemek ücreti ve alkollü içki satışı bedeli olarak alınan ve fâsid akidle, sözleşme ile alınan mallara mal-i habîs d enir. (Abdülganî Nablüsî)