RÜYÂ: Düş. İnsanın kalbinin ve duyu organlarının dünyâ işleriyle olan meşgûliyetinin kısmen kesildiği, uyku, bayılma ve istiğrak (mânevî coşkunlukla kendinden geçme) gibi hallerde gördüğü şeyler.
Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Ey İbrâhim! Gerçekten rüyâna sadâkat gösterdin. (Sâffât sûresi: 105)
En doğru rüyâ, seher vakti görülendir. (Hadîs-i şerîf-Beyhekî)
Sâlih rüyâ Allah’tan, karışık olan da şeytandandır. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)
Bir kimse, rüyâda beni görmüşse, muhakkak beni görmüştür. Çünkü şeytan benim şeklime giremez. Kim, Ebû Bekr-i Sıddîk’ı görürse, muhakkak onu görmüştür. Çünkü şeytan onun sûretine de giremez. (Hadîs-i şerîf-Deylemî)
Rüyâ üç çeşittir:
1) İnsanın günlük işlerinin bilhassa arzu edip de kavuşamadığı bâzı isteklerinin uykuda ortaya çıkması ile gördüğü rüyâlar. Psikoloji ilminde konu edilen rüyâlar bu çeşittir.
2) Şeytanın insanı korkutmak, üzmek veya onunla oynamak için hayâline getirdiği şeyler, gösterdiği rüyâlar. Bu çeşit rüyâlar kötü ve karışık olup, guslü îcâb ettiren ihtilâm hâli, şeytanın insanla oynaması ve aldatması neticesinde meydana gelir.
3) Allahü teâlânın, ihsân olarak, sevdiği kullarına gâibden (gizli olan şeylerden) gösterdiği mânevî zevk veren rüyâlardır. Bu çeşit rüyâlara rüyâ-ı sâliha (iyi rüyâ) veya rüyâ-i sâdıka (doğru rüyâ) denir. Peygamberlerin ve Peygamber efendimizin ve e vliyânın, sâlihlerin rüyâları böyledir. (İmâm-ı Gazâlî)