SARIK: Kavuk, fes, takke gibi başlıkların üzerine sarılan tülbent veya şal. (Bkz. İmâme)
Başa beyaz sarık sarmak müstehâbdır. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem bâzan siyâh sarık da sarar, ucunu iki küreği arasına iki karış uzatırdı. (İbn-i Âbidîn, İbrâhim Hakkı)
el-Münâvî, “Sarık peygamberlerin sünneti, nebilerin ve sâdâdin âdetidir.” der. Ibnü’l -Arabî’de “Sarığın başın sünneti, peygamberlerin ve sâdâtin adeti” olduğunu söyler.
Sarığın vazgeçilmez bir şiar olduğundandır ki, yahudiler ve hiristiyanların da sarık giymeleri halinde, onlara muhalefetin, sarığı terkle değil, rengini değişik tutmakla olduğu söylenmiştir.
Allâme Muhammed Bahît bu konuda yazdığı müstakil bir risâlede, sarık hakkındaki haber ve uygulamaları ve Abdullah b. Ömer’in “Sarık sünnet midir?” sorusuna “Evet!” cevabını verdiğini naklettikten sonra, “Bütün bunlardan anlaşılmış oldu ki, sarık giymek bir sünnettir; sarık müslümanların şiaridir; müslüman başkalarından onunla ayrılır.” hükmünü veriyor.
(Ancak sarığın, dinin esasından olan bir şiar olmadığı, terkedilmesiyle dinin yıkılmış olmayacağı da açıktır. Öyleyse sarığı ihtirazî bir şiar değil de, vakiî bir şiar olarak değerlendirmek daha doğrudur denebilir.)