SEKAR: Cehennem’i meydana getiren tabakalardan üçüncüsü. Burada İncîl’i değiştirenler azâb görecektir.
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
Ben, onu (Velîd bin Mugîre’yi) Sekar’a atacağım. Sekar’ın ne olduğunu bilir misin? Hem o Cehennem, bedeninden hiçbir eser bırakmaz (hepsini helâk eder) hem yine eski hâline getirip (aynı azâbı yapmaya) devâm eder. (Müddessir sûresi: 26,27)
Sakar (kırmızı ateş):
“Hem ey Rasûlüm bilir misin, nedir o sakar (Cehennem). ” (Müddessir, 74/27)
“Biliyor musun sakar (cehennem) nedir? O, ne geri bırakır ne de azabdan vaz geçer. İnsanın derisini kavurur. Üzerinde görevli on dokuz (melek) vardır.” (Müddessir, 74/27-30).
Bu sekar (“cehennem ateşi”) teriminin, tartışmasız olarak ilk kullanılışıdır. Bu terim, insanın bu dünyada günah işlemek ve ruhsal hakikatlere kör ve sağır kalmak suretiyle öteki dünyada başına açtığı azap kavramına Kur’an’da verilen yedi mecazî isimden birisidir. Bunun ve insanın öteki dünyadaki durumuna ve akibetine ilişkin öteki bütün Kur’ânî tasvirlerin mecazî karakteri, hem sonraki ayette hem de 28. ayet ve devamında açıkça dile getirilmektedir. (Muhammed Esed, Kuran Mesajı)
27-28. Ayetlerde sekar hakkında “hiçbir şeye acımayan, içine atılanları yakan ve insanın derisini kavuran korkunç bir yer” şeklinde detaylar vermektedir. “İnsanları kavurur” dîye çevirdiğimiz 29. âyete “İnsanlara görünür” şeklinde de mâna verilmiştir. (Zemahşerî, IV, 183) Aynı âyet, “Cehennem, orayı hak eden insana kendini gösteren bir tablo, bir aynadır” şeklinde de anlaşılabilir.
Müfessirler, 30. âyetteki “on dokuz” sayısını “cehennemde görevlendirilmiş olan on dokuz melek; meleklerden on dokuz grup; on dokuz saf; her birinin emrinde bir grup melek bulunan on dokuz yönetici melek” şekillerinde yorumlamışlardır. (Zemahşerî, IV, 184; Şevkânî, V, 378; İbn Âşûr, XXIX, 298)
Nitekim Tahrîm Sûresi’nin 6. âyetinde de cehennemin başında iri cüsseli, sert tabiatlı ve Allah’ın emirlerini hemen uygulayan meleklerin bulunduğu bildirilmiştir (Râzî, dönemindeki felsefî gelenekten yararlanarak buradaki on dokuz rakamını, insanın beden ve zihin güçleri olarak yorumlamıştır. (XXX, 203) (Kur’an Yolu:V/420-421.)