TE’MÎNÂT: Güven ve garanti vermek. (Bkz. Emân)
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Müslümanların kanları biri diğerine eşittir. En aşağıları dahi devlet adına emân verebilir, onlar kendilerinden başkalarına karşı bir el gibidirler” (Ebû Dâvûd, Nesaî ve İbn Mâce’den naklen et-Tebrizî, Mişkatü’l-Mesâbıh, II, 264).
Allah Resulunün Medine’de va’z ettiği ilk anayasada bu husus şöyle ifade edilmiştir: “…Müslümanlar diğer insanlardan ayrı bir ümmet (câmla) teşkil ederler” (İbn Hişam, es-Siretü’n-Nebeviyye, Mısır 1355, II, 147; Salih Tuğ, İslâm Ülkelerinde Anayasa Hareketleri, İstanbul 1969, s.35; M. Hamidullah, İslâm’ın Hukuk İlmine Yardımları, s.22). Ancak, bir müslümanın İslâm toplumuna ümmet olarak intisâbı, siyâsi değil, içtimâı râbıta bakımındandır. Müslümanların teşkilâtlanıp, devlet kurmaları halinde, devletle ve birbirleriyle olan bağları politik ve hukuki bir nitelik kazanır (Abdülkerim Zeydan, Ahkâmu’z-Zimmiyyın ve’l-Müste’minın, Bağdad 1963, s.61). Kur’ân’da, ümmet bütünlüğü şöyle ifade edilir: “Gerçek, bu sizin ümmetiniz bir tek ümmettir” (el-Enbiya, 21/92).