TENZÎHEN MEKRÛH: Yasak olmasına kuvvetli, açık bir delil, senet bulunmayıp, yapılması iyi olmayan şeyler.
Dinde müekked, kuvvetli olmayan sünnetleri ve müstehabları yapmamak tenzîhen mekrûhtur. Tenzîhen mekrûhu işleyene azâb olmaz. Fakat ısrarla yapmaya devâm ederse, azâb olunmaya ve ibâdetlerin sevâbından mahrûm kalmaya sebeb olur. (Muhammed bin Kutbüddîn İznikî)
Dünyâ nîmetleri için gıbta etmek tenzîhen mekrûhtur. (M. Hâdimî)
Namazda gözleri yummak tenzîhen mekrûhtur. Zihin dağılmasın diye yumulursa mekrûh olmaz. (İbn-i Âbidîn)
Şâriin mükelleften bir şeyi yapmamasını, uzak durmasını mecbur kılmayarak talep ettiği şeydir. Savaş sırasında ihtiyaç olması sebebiyle at etini yemek, pençeli, yırtıcı kuşların içtikleri sudan abdest almak bu nevi mekruha girer. Tenzîhen mekruhun hükmü: Böyle bir mekruhu işleyen kişinin fiili evlâ ve efdal olana aykırı ise de fâilinin kınanmayıp ve zemmolunmayıp cezalandırılmayacağıdır (Abdulkerim Zeydan, el- Vecîz, Bağdad 1405/1985,; Vehbe ez-Zühaylî, Usûlu`l-fıkhi`l-İslâmî, Dımaşk 1406/1986, II 86).
Cumhur kat`îlik ve zannîlik bakımından delile bakmaksızın fiilden yüz çevirme talebinin mahiyet ve tabiatını dikkate alarak, mecburiyet ifade ediyorsa haram; mecbûriyet ifade etmiyorsa mekruh demişlerdir ki, Hanefilere göre bu tenzîhen mekruhtur (Zeydan, a.g.e., 46).