Tertîb Sâhibi: Üzerinde kazâya kalmış namaz borcu bulunmayan veya kazâya kalmış namazların toplamı beş vakti geçmemiş bulunan ve namazda sırayı gözetmesi gereken kimse.
Kazâ namazı kılarken cemâate başlanırsa, tertîb sâhibi olan namazını bozup cemâate uymaz. Mâlikî mezhebinde de böyledir. (İbn-i Âbidîn)
“Şâfiî mezhebine göre, kaza namazları arasında ve kaza namazı ile vakit namazı arasında tertibe uyulması sünnettir. Buna uyulmasa da kılınan kaza namazları geçerlidir.
Hanefî mezhebine göre ise, altı vakitten az kaza namazı bulunanların bu tertibe uymaları zorunludur.
Üzerinde altı vakitten daha az kaza namazı borcu olan kimseye “sâhib-i tertîb” veya “ehl-i tertîb” adı verilir.
“Sahib-i tertîb” veya “ehl-i tertîb” diye adlandırma, namazların özürsüz olarak aksatılmadan düzenli biçimde kılınmasına işaret eder. Bu kimsenin hem vakit namazı ile kaza namazları arasında hem de kazaya kalan namazları arasında tertibe riayet etmesi gerekir.
Hz. Peygamber Efendimiz (asm), Hendek Gazvesi’nde kılamadığı dört vakit namazı daha sonra sırasıyla ve vakit namazından önce kılmış olması, tertip sahibinin namazları kılarken sırayı gözetmesi konusunda delil olarak gösterilir.
Hanbelî mezhebine göre, kaza namazı sayısı çok olsa da tertibe uyulması gerekir.
Kazaya kalan namazların sayısının vitir dışında altı vakit ve daha fazla olması ya da vakit namazının kılınışı sırasında kazaya kalmış namazı olduğunun hatırlanmaması durumlarında tertip düşer.
Tertip düştükten sonra kaza için belirli bir vakit kalmaz ve mekruh vakitler dışında istenildiği zaman kaza namazı kılınabilir.
İslâm hukukçularının çoğunluğuna göre tertip düştükten sonra tekrar tertip sahibi olunamaz.