ZÜL-CELÂLİ VE’L-İKRÂM: Esmâ-i hüsnâdan (Allahü teâlânın güzel isimlerinden). Kemâl mertebesinde (noksansız, kusursuz) şeref, kerem (ikrâm, ihsân, iyilik) celâl (büyüklük ve şeref) sâhibi olan, kereminden yarattıklarına ihsân eden.
Zülcelâli ve’l-ikrâm ism-i şerîfini söyliyenin kıymet ve şerefi artar. (Yûsuf Nebhânî)
“Celâl ve ikram sahibi.”
“Celâl ve cemâl sıfatlarının sahibi.”
“Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin adı ne yücedir!”(Rahmân Sûresi, 55/78)
Cenâb-ı Hakk’ın isimleri bir tasnife göre, cemâlî ve celâlî olmak üzere ikiye ayrılır. Kahhâr, Cebbâr, Kadîr, Muktedir, Azîz gibi isimler celâlî isimlerdir; Kerîm, Rahîm, Afüvv, Ğaffar, Rezzak gibi isimler de cemâlî isimler.
Nur Külliyatı’nda, “Cemâline muhabbet etmek, celâlinden havf etmek” şeklinde bir ibare geçer.
İnsan, Allah’ın cemâlî isimlerini düşündüğü zaman kalbi şükür, muhabbet, ümit, ferah gibi hislerle dolar. Celâlî isimler ise ruhta korku ve haşyet doğurur.
Kerîm, cemâli bir isimdir. Zü’l-Celâli ve’l-İkram isminde celâl ve cemâl beraberce zikredilmekle, insan kalbinin terakkisine vesile olan korku ve ümit, takva ve amel-i salih birlikte nazara verilmiş; celâl ile Cehennem hatırlatılırken, ikram sıfatının zikriyle de Cennet nimetlerine dikkat çekilmiştir.
Bu ismi hatırlayan bir kul, ömrünü havf ve reca (korku ve ümit) sınırları arasında geçirir.
Allah’ın rahmetinden ümit kesmemekle birlikte, azabından da emin olmaz. Bu ise istikametin çok önemli bir şubesidir.