Başımıza gelen herhangi kötü bir olay veya durumdan dolayı yaşadığımız kederli hal olarak tanımlanabilir. Hepimizin zaman zaman üzüntülü durumları olabilir. Hayat, her zaman istediğimiz gibi gitmez. Biz ne kadar çırpınırsak çırpınalım, baş yaşamın maalesef acı tarafları da var.
Türkçe Okunuşu : Allahumme innî abdüke vebni abdike vebni emetike, nâsiyetî biyedike, mazin fiyye hükmüke adlün fiyye kazâüke, es’elüke bikülli ismin hüve leke semmeyte bihi nefseke, ev enzeltehü fi kitâbike, ev allemtehü ahaden min halkike, ev’iste’serte bihi fi ilmi’l gaybi, inneke entec’alel Kur’ane rabîa kalbi ve nâre sadrî ve cilâe gammî ve zihâbe hüzni.)
Anlamı : “Ya Allah, ben şüphesiz senin kulunum ve cariyenin oğluyum, ömrüm, vücudum senin kudretindedir. Hakkımda olan hükmün katidir, hakkımda icra buyurduğun kazan adaletlidir. Kendi varlığını isimlendirdiğin, Kur’ân-ı Mübîn ’de açıkladığın, âbidlerinin birisine bildirdiğin yahut gaybî ilminden bildiğin güzel isimlerinin hürmetine; Kur’an-ı Mübîn’in, kalbimin baharı, göğsümün ışığı, sıkıntı ve kasavetimin cilâsi, mihnet ve meşakkatlerimin yok olmasına sebep olmasını Senden isterim.
Bu duâ, sıkıntı bastığı zaman ve hüzün geldiği zaman okunmalıdır. Hüzün müslümanm manevî bir kamçısıdır. Peygamberimiz devamlı hüzün içinde yaşardı. Çok zaman ağlar, az zaman gülerdi. Bir sözünde şöyle demişti: “Eğer benim bildiklerimi hileydiniz ve gördüklerimi göreydiniz, çok ağlar az gülerdiniz. ’
Anlaşılıyor ki hüzün devamlı değil, ferahlanma da daimî değildir. Biri gittiği zaman diğeri gelir.