Kur’ân-ı Kerîm’de en çok duâsı nakledilen peygamber İbrâhîm -aleyhisselâm-’dır. Onun her vesîleyle Yüce Rabbine gönülden niyâz ettiği görülmektedir. Hz. İbrahim (a.s.), Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ’nın “Halil” / “dost” diye nitelediği ulu’l-azm mertebesinde olan peygamber. İbrahim (as)’in ismi Kur’an-ı Kerim’de yirmi beş sûrede, altmış dokuz defa geçmiştir. Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim (as) değişik isim ve sıfatlarla anılmış ve kendisinden övgüyle bahsedilmiştir. Kur’an’da da geçen sıfatlarının bazıları: Evvâh (çok ah eden), Halim, Munib (Allah’a sığınan), Hanîf, Kânit (Allah’a kulluk eden), Şâkir.
Kur’ân-ı Kerîm’de, -önceki yazılarımızda zikredilenlerden başka- O’nun şu duâları da yer almaktadır:
“Rabbimiz! Şüphesiz ki Sen, gizlediğimiz ve açıkladığımız her şeyi bilirsin. Çünkü ne yerde ne gökte hiçbir şey Allâh’a gizli kalmaz.” (İbrâhîm, 38)
“İhtiyar hâlimde bana İsmâîl ve İshâk’ı ihsân eden Allâh’a hamdolsun. Şüphesiz ki Rabbim her duâyı hakkıyla işitendir.” (İbrâhîm, 39)
“Rabbim, beni namazı hakkıyla edâ eden bir kimse eyle! Zürriyetimden de böyle kimseler var et! Rabbimiz, duâmı kabul buyur.” (İbrâhîm, 40)
“Rabbimiz! Hesabın görüleceği gün bana, ana-babama ve bütün mü’minlere mağfiret eyle!” (İbrâhîm, 41)
Şuarâ Sûresi’nde ise Hazret-i İbrâhîm’in gönlünden taşan şu yakarışları görmekteyiz:
“Rabbim! Bana hikmet ihsân eyle ve beni sâlih kimseler arasına kat! Bana, sonraki ümmetler içinde güzel bir nâm ile anılmayı nasîb eyle! Beni Naîm Cennetlerinin vârislerinden kıl! Babama da mağfiret eyle, çünkü o dalâlete düşenlerdendir. İnsanların diriltilecekleri gün beni utandırma! O gün ki onda ne mal fayda verir ne de evlâd. Ancak Allâh’a selîm bir kalb ile gelen müstesnâ!” (eş-Şuarâ, 83-89)
Kalb-i selîm ile gelen kimseden maksat, malını hayırlı yollara sarfeden, evlâdlarına Hak ve hakîkati öğreten, kalbini mal ve evlâdının fesâdından, dîni hakkında câhil kalmaktan, ahlâk-ı zemîmeden ve her türlü kötü sıfatlardan sâlim kılan kimsedir.
KALB-İ SELÎM’İN 3 ALÂMETİ
Ebû’l-Kâsım el-Hakîm’e göre kalb-i selîmin üç alâmeti vardır:
1-) Hiç kimseye eziyet etmemek, onları incitmemek,
2-) Hiç kimseden incinmemek,
3-) Bir kimseye iyilik yaptığında ondan karşılık beklememek.
Zîrâ insan hiç kimseye eziyet etmeyince Allâh Teâlâ’nın huzûruna verâ ve takvâ ile, kimseden incinmeyince vefâ ile, yaptığından mükâfat beklemeyince de ihlâs ile gelir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi 1, Erkam Yayınları