Hadislerde de zikrin önemine ve zikir ehlinin faziletlerine işaret edilmiş, zikir halkaları cennet bahçelerine benzetilmiştir. En hayırlı amelin Allah’ı zikretmek olduğu, zikrin altın ve gümüş infak etmekten, düşmanla savaşmaktan bile üstün sayıldığı kaydedilmiştir. Ayrıca zikir maksadıyla bir araya gelen topluluğu ilâhî rahmetin ve meleklerin kuşatacağı, üzerlerine sekînet ineceği, Allah’ın da onları kendi nefsinde anacağı, yeryüzünde “Allah Allah” diyen bir kişi bulundukça kıyametin kopmayacağı belirtilmektedir.
Cenab-ı Allah’ı anmanın sığınma (istiâze), besmele, takdis, tesbîh (sübhânellah), hamdele (elhamdülillâh), tekbir (Allâhü ekber), tehlîl (lâ ilâhe illallah), havkale (lâ havle velâ kuvvete illâ billâh), istiğfar, tasliye (salavât) şeklindeki ifadelerle yapılması mümkündür.
(La ilahe illâ ente sübhâneke bi hamdike amiltü sûen, ve zalemtu nefsî fağfir-lî ve ente hayrül gafirin ve tüb aleyye inneke entettevvâburrahîm.)
“Senden başka ilâh yoktur, ancak Sen-varsın. Seni noksan sıfatlardan uzak kılarım. Senin hamdinle yaşarım. Kötülük işledim, nefsime zulmettim, beni bağışla. Zira Sen mağfiret edenlerin en hayırlısısın.,,(38)
38. Mecmuatu’l-Ahzab, c. 1 s. 538.