Kur’ân-ı Kerîm’de kendi adına bir sûre nâzil olmuş bulunan Hazret-i Yûnus -aleyhisselâm-, Âsur Devleti’nin başkenti olan Ninova halkına gönderilmiş bir peygamberdir. Hz. Yûnus (a.s)’m ismi, Kur’ân-ı Kerîm’in; Nisa, En’âm, Yûnus ve Saffât Sûresinde olmak üzere dört yerde geçmektedir. Yunus aleyhisselam balığın karnında dahi her zaman zikre devam ediyordu. Melekler onun sesini işitip Allahü teâlâya arz ettiler.
Allahü teâlâ; “Bu kulum Yunus’un sesidir. Bir hâli sebebiyle onu denizde bir balığın karnında hapsettim.” buyurdu. Yunus aleyhisselam, “Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke inni küntü minezzâlimîn (Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni bütün noksanlıklardan tenzih ederim. Gerçekten ben haksızlık edenlerden oldum.” (Enbiya sûresi 87)” duasına devam etti. Bu duası ve tesbihi onun kurtuluşuna sebep oldu. Balığın karnında üç, yedi veya kırk gün kaldıktan sonra kurtuluşa erdi. Yunus aleyhisselam balığın karnından Muharrem ayının onuncu (Aşûre) günü çıktı.
Türkçe Okunuşu : (Sübhânel kâzil ekberi, sübhânel hâlikil bârii, sübhânel kâdiril muktediri, sübhânallâhil azîmi ve bi hamdihi, sübhânallahil hakki, sübhânallahil kâbizi’l-bâsiti, sübhânennâfi’i, sübhânel kazil hakki.)
Anlamı : Yüce hâkim olan, yaratan ve idare eden, herşeye kadir ve muktedir bulunan, azim ve hamîd olan, genişleten ve daraltan, menfaat ve mazarrat veren ve hakiki hâkjm olan Allah’ı teşbih ve takdis eylerim. Yani noksan sıfatlardan tenzih, kemâl sıfatlarla mevsuf kılarım. (45)
Dipnot
45. Mecmûatu’l-Ahzab, c. 1 s. 540.