Kabirde azap ve nimetin varlığını gösteren birtakım ayet ve hadisler vardır. Bir ayet-i kerimede; “Firavun ve adamları sabah-akşam ateşe atılırlar. Kıyametin kopacağı gün de denilir ki; Firavun hanedanını ateşin en şiddetlisine sokun” (el-Mümin, 40/46) buyurulur.
Kabir azabından korunmanın yolu, iman edip salih amel işlemek ve günahlardan sakınmaktır. Velevki gaflete düşüp de günaha dalmışsak hemen tövbe etmeliyiz. Kabir azâbı, Allah’ın buyruklarına uymayan insanın, ölümünden kıyamete kadar geçecek olan uzun bekleyiş safhasında göreceği bir tür işkencedir. Mâhiyetini tam olarak bilemediğimiz bu azâba tâbi tutulmak için insanın mutlaka kabirde bulunması da gerekmemektedir.
Okunuşu: Allahümme inni euzü bike mine’l-küfri ue’I-fakri ve azabi’l-kabri.
Anlamı: Allah’ım! Küfürden, fakirlikten ve kabir azabından Sana sığınırım.