Bizler, hem Müslüman kardeşlerimiz için duâ etmeli, hem de onlardan duâ talebinde bulunmalıyız.
Peygamber Efendimiz, bir mü’minin din kardeşine gerek huzûrunda gerekse gıyâbında duâ etmesini tavsiye etmiştir. Böyle bir duaya melekler de «Allâh duânı kabûl etsin, aynı şeyleri sana da versin!» diye duâ eder.
Hz. Ebûbekir buyurur:
“Dört kimse Allâh’ın sâlih kullarındandır:
- Tevbe eden kişiyi gördüğü zaman sevinen.
- Günahkârların affı için Rabbine yalvaran.
- Din kardeşine gıyâbında duâ eden.
- Kendinden muhtaç kişiye yardım ve hizmette bulunan.”
- Demek ki Allah rızâsına nâil olmak isteyen bir müʼmin, hodgâm değil, diğergâm olmak zorundadır…
MELEKLERİN EŞLİK ETTİĞİ DUÂ
Fahr-i Kâinât Efendimiz, bir mü’minin din kardeşine gerek huzûrunda gerekse gıyâbında duâ etmesini tavsiye etmiştir. Umre için kendisinden izin isteyen Hazret-i Ömer’e:
“–Kardeşim, bizi de duâna dâhil et, bizleri unutma!” buyurmuştur. (Tirmizî, Deavât, 109/3562) Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-, bu iltifatkâr talep karşısındaki hâlini:
“–Resûlullâh’ın bu sözüne karşılık bana dünyâyı verselerdi bu kadar sevinmezdim.” diyerek ifâde etmiştir. (Ebû Dâvûd, Vitir, 23/1498)
Allâh Resûlü şöyle buyurmuştur:
“Bir Müslümanın, yanında bulunmayan din kardeşine yapacağı duâ kabûl olunur. Bir kimse din kardeşine hayır duâ ettikçe, yanında bulunan vazîfeli bir melek ona, «Allâh duânı kabûl etsin, aynı şeyleri sana da versin!» diye duâ eder.” (Müslim, Zikir 87, 88; İbn-i Mâce, Menâsik, 5)
Şu hâlde biz, hem Müslüman kardeşlerimiz için duâ etmeli, hem de onlardan duâ talebinde bulunmalıyız.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Asr-ı Saâdetten Günümüze Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları