Nur zulmetin zıddıdır. Genellikle, nur denilince hayâlimizde parlak bir ışık, zulmet denilince de koyu bir karanlık canlanır. Bu mânâ yanlış değil, ama eksik. Madde âlemini aydınlatan ışığa “nur” ve bu âlemi seyretmemize engel olan karanlığa “zulmet” dediğimiz gibi, mânâ âleminin de nur ve zulmetlerini aynı şekilde değerlendirebiliriz. O âlemi de aydınlatan nurlar ve gizleyen zulmetler var.
İman bir nurdur; göz nuru insanı madde âlemiyle buluşturduğu gibi, iman nuru da insan kalbini iman hakikatlerine muhatap kılar.
Türkçe okunuşu : “Allâhümmec’alni nûren ve fî aklî nûren ve fî sem’î nûren ve fî basarî nûren ve min fevkî nûren ve an yemînî nûren ve an şimâlî nûren. Allâhümme zidnî nûren ve a’tmî nûren, vec’alnî nûren, yâ nûren binûri zâtihi ve sıfâtihi ve hubbi habîbihi ve sırrı kitâbihi bir hürmeti nûri Muhammedin sallallâhu aleyhi ve selleme, bi rahmetike yâ Erhamerrâhimîn.”
Anlamı :
“Allah’ım, beni nur kıl, kalbimi nur kıl, aklımı nur kıl, kulaklarımı ve gözlerimi nur kıl, üstümü nur, altımı nur kıl. Ey nurlandırıcı Allah’ım, zatının, sıfatının ve habibinin sevgisi hürmetine ve kitabın hürmetine beni nurlandır. Hz. Muhammedin nuru hürmetine rahmetinle beni püru nur kıl. Sen merhamet edicilerin en merhametlisisin.