Fani dünya hayatında, gün gelir nimete nail olur, şükrederiz; gün gelir sıkıntıyla karşılaşır, sabrederiz. Her davranışında Rabbine karşı duyduğu sevgi ve sadakate şahit olduğumuz Allah Resûlü (s.a.s), dilinden duayı eksik etmezdi. Bir mümin, dualarının kabul olmadığı düşüncesine asla kapılmamalıdır. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s), bir hadisinde şöyle buyurur: “Sizden biriniz, ‘dua ettim de duam karşılık görmedi’ deyip acele etmediği müddetçe duası karşılık bulur.”
(Bismillâhirrafımânirrahîm,
Allahummeyâ âlimessirri vennecvâ, veyâ kâşife’dduri velbelâya ic’ali’l emre ferecen ve mehrecen bi rahmetike yâ erhamerrahimine.)
“Ey gizliyi ve fısıltıyı duyan ve bilen, ey zarar ve belâları kaldıran Allah. Rahmetinle benim işimi genişlet, meşakkatimi kaldır, ey esirgeyenlerin en esirgeyicisi.’