Peygamber Efendimiz, ümmetinin hidâyeti için pek çok duâlar etmiştir.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Yemen halkının hidâyeti için, “Allâh’ım! Onların kalblerini bize yönelt!” (Tirmizî, Menâkıb, 71/3934) şeklinde duâda bulunmuştur. Beldelerinden kendisini taşlayarak ve türlü hakâretlerle çıkaran, hicrî dokuzuncu yıla kadar da şiddetle direnerek müslümanlara pek çok zâyiât verdiren Tâifliler hakkında, “Yâ Rabbî! Sakîf’e hidâyet nasîb eyle! Onları bize gönder!” diye Hakk’a niyâz ve ilticâ eylemiştir. (İbn-i Hişâm, IV, 134; Tirmizî, Menâkıb, 73/3942)
Peygamberimiz (asm) ümmeti için dua ettiği gibi geçmiş ümmetler için de dua etmiştir. Nitekim Peygamberimizin (asm) çoğul kipi ile yaptığı dualar tüm inananlar için yapılmıştır.
Namazların sonunda okuduğumuz “Rabbena” dualarında bunu görmekteyiz:
“Allah’ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azabından koru.”
“Ey bizim Rabbimiz! Beni, anamı ve babamı ve bütün mü’minleri hesap gününde (herkesin sorguya çekileceği günde) bağışla.”
PEYGAMBERİMİZİN HZ. ALİ’YE DUASI
Yine Fahr-i Kâinât Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Hazret-i Ali’yi Yemen’e kadı olarak gönderirken, üzerine aldığı vazîfenin mes’ûliyetinden endişe eden yeğeninin göğsü üzerine elini koyup şu duâyı yapmıştır:
“Allâh’ım! Bunun kalbini doğruya hidâyet eyle, lisânını hak üzere sâbit kıl.”
Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- diyor ki:
“Bu duâdan sonra iki kişi arasında hüküm verirken hiçbir tereddüt geçirmedim.” (İbn-i Mâce, Ahkâm, 1)