El-Musavvir İsminin Anlamı:(Tasvir eden, yani her şeye bir Sûret, biçim ve şekil veren). Allah (c.c.) hem mahlûkatını yaratmış ve hem de onlara her birine kendine mahsus hususi sûretler vermiştir. Bu şekil ve sûretler vasıtasıyla insanlar, hayvanlardan ayrılmakta, bir hayvan diğerinden ve yine bir insan diğerinden temyiz edilmektedir. Allah (C.C.) insanların göz, kulak, el, ayak ve diğer âzalarını hepsinde aynı yere koyduğu halde, insanlar birbirine karıştırılmadan kolayca tanınabilmektedir.
İkiz olarak bir anneden dünyaya gelenlerde bile ayrılıklar bulunmakta, böylece onlar da birbirlerinden ayrılmaktadırlar. İşi biraz daha derinleştirelim. Hiçbir insanın parmak izi dahi, diğerinin parmak izini tutmamakta ve nice gizli cinayetler bu parmak izleri ile aydınlığa çıkmaktadır. İnsanların bir şey yapmaları meselâ bir makine icat etmeleri, meyve ve sebzeler yetiştirmeleri hiçbir zaman yaratmak sayılmaz. Çünkü yaratmak, yoktan var etmek demektir. Halbuki insanların yaptıkları yoktan var etmek değildir. Allah’ın (c.c.) yoktan var etmesi «Ol» emriyle olmaktadır. İnsanların yaptığı hiçbir zaman böyle değildir.
Ya Musavvir esmaül hüsna: “Rahîmlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O’dur.” Al-i İmrân, 3/6,
“O (Rab) ki seni yarattı, sana düzen verdi, ölçülü bir biçim verdi. Dilediği surette seni terkib etti.” İnfitâr, 82/7,8
Rağıb der ki: “Suret, varlığın kendisiyle nakışlanıp diğerlerinden farkedildiği şeydir. Bu da iki kısımdır. Birincisi, hissedilen surettir ki, onu hem sıradan hem seçkin insanlar, hatta hayvanlardan birçoğu da idrak eder. Mesela görülen bir hayvanın sureti gibi. Biri de makul olan surettir ki, bunu bütün insanlar değil ancak seçkinler anlar. Mesela, insana mahsus olan akıl, düşünce ve eşyanın birbirlerine nazaran hususiyetlerini ifade eden mânâlar gibi ki, “Sizi yarattık, sonra size biçim verdik…” A’râf, 7/11 şeklindeki âyetlerde iki surete de işaret edilmiştir.”