Alçakgönüllülük, Kibirlenmenin, büyüklük taslamanın zıttı. Alçak gönüllülük insanlara saygı duymaktır. Gösterişe değil öze önem vermektir. Allahü teâlâ, bütün kitaplarda, kibri kötülemiş ve yasak etmiştir. Kur’an-ı kerimde de, (Allah, kibirli olanları elbette sevmez!) buyurmuştur. (Nahl 23) Tevazu, beğenilen bir özelliktir. Ancak, sınırı çok iyi ayarlanmalıdır. Kişinin şahsiyetini ortadan kaldıran hafifmeşreplik tevazu değildir.
Kur’ân-ı Kerîm’de Allah’ın iyi kullarından söz eden bir âyette en başta tevazu erdemine işaret edilerek, “Onlar yeryüzünde tevazu içinde yürürler” (el-Furkan 25/63) buyurulmuştur.
İslâm tevazu’a büyük önem vermiştir. Peygamberimiz bu özelliği hem bizzat üzerinde taşımış, hem de sözleriyle tavsiye etmiştir. Bir gün kendisine bir adam getirilir, gelen şahıs korkudan titremeye başlar. Bunu gören Allah Resulu: “Sakin ol, ben bir melik değil, Kureyş ‘ten, kuru et yiyen bir kadının oğluyum” buyurmuştur (Gazalî, İhyâu Ulûmi’d-din, Kahire, 1954, II, 483, 484).
Tevazu, alçakgönüllü olmak demektir. Böylelerine, mütevâzi insan denilir. Tevazu sahipleri kendilerinden aşağıda olanlara küçük muamelesi yapmaz, onları hor ve hakir görmezler. Arkadaşları arasında büyüklük taslamazlar. Vakar ise, ağırbaşlı olmak demektir. Vakûr kişiler mevki ve haysiyetlerinin hakkını gereği gibi korumasını bilen insanlardır.
Kur’ân-ı Kerim, doğruluğa dair birçok âyet ihtiva eder. Sıdk, istikamet; hidâyet gibi çeşitli türevleri olan doğruluk, ahlâkî vasıfların tümünü kendinde toplar. Özünde Allah’a, meleklere, âhirete, kitaplara, peygamberlere inanan, mallarını akrabaya, yetimlere, yoksullara harcayan, namaz kılan, zekât veren, oruç tutan, sabreden, sözünde duran, cihat eden… müminlerin bütün bu vasıfları doğruluk hâlinin tezâhürleridir. Doğruluk vasfı, Doğru Yol’un anlaşılmasıyla gerçeklik kazanır.
İçimizdeki Güç
“Düşündüğümüzden çok daha güçlüyüz.” Evet bu doğrudur. İç gücümüz ne şekilde olursa olsun, kaynağı her zaman içimizdedir.
Bir insanın gerçek doğası mutluluk ve daima özgürlük üzerinedir. Kişinin gerçek potansiyelinin farkına varamadığı zamanlar, genellikle kendi içinde abarttığı çatışmalar ve aşırılığın körüklendiği durumlardır. Bu nedenle, içsel gücü inşa etmek için tüm abartılardan kurtulmamız ve etrafımızda kendi gücümüz ve pozitifliğimizle dinlenmemiz oldukça önemlidir. Kendi yeteneklerimizle tüm şüphelerimizden uzaklaşmak ve gerçek benliğimize karşı dürüst olmak, içsel gücümüzü inşa etmenin reçetesindeki iki önemli unsurdur.
Kendi kendimize karşı dürüst olmak, dürüstlükle dolu olmaktan başka bir şey değildir. Bu erdem sadece yolumuzu pozitif olarak açmakla kalmaz, aynı zamanda çevremizdeki diğerleri için de aynı pozitif etkiyi üretir.
Dürüstlük ve Güç
Güç insanı dürüst yapmaz, ama dürüstlük insanı güçlü yapar. Bir insanda olmazsa olmaz olan zeka, alçakgönüllülük ve dürüstlüktür. Eğer sonuncusu yoksa ilk ikisiyle uğraşmayın.
Dürüst olmak, davranışlarınızda dürüst ve doğru olarak kabul edildiğimiz olumlu ve erdemli bir karakter özelliğidir. Bu, belirli değerlere sahip olduğunuzu iddia edip, eylemlerinizde başkalarını aldatabildiğiniz ikiyüzlülüğün tam tersidir. İnsanlar dürüst olanlara güvenir ve onlara saygı duymaya özen gösterir.
Dürüst olmak, en derin değerlere göre yaşadığın, herkese karşı dürüst olduğun ve her zaman sözünü tuttuğun anlamına gelir. Dürüstlük, özellikle liderlerde çok değerli bir özelliktir.
Bu nedenle başarı yolculuğumuza damgasını vuran dürüstlük, önce kendi kendimize sonra da dünyanın geri kalanı için doğru ve gerçekçi, başkalarının hayatlarını kolaylaştırabilecek, hafifletebilecek ve hayatın her döneminde bizim en iyi versiyonumuzu getirebilecek bir harekettir.
Doğru ve gerçekçi bir benlik, sadece dürüstlükle kendimizi sınırlamak değil, aynı zamanda daha mütevazı ve kendinin farkında olmakla mümkündür.