Belirli bir hayır kurumuna veya fakire yardım yapmayı adayan kimse, başka bir hayır kurumuna veya fakire yardım yaparsa adağı yerine gelmiş olur mu?
Allah Teâlâ’ya ibâdet maksadıyla, mükellef olmadığı halde mübah olan bir işi yapmayı kararlaştırmak, kişinin öyle bir ameli kendisine vâcip kılması ve bunu yapacağına dair Allah’a söz vermesi.
Dinen adanan bir şeyin yerine getirilmesi vaciptir. Çünkü kişi Allah için söz vermiş bulunmaktadır.
“Adaklarını da yerine getirsinler.” (Hac, 22/29)
meâlindeki âyet-i kerime, adak sahiplerine Cenab-ı Hakk’ın bir emridir. Peygamberimiz (asm) de,
“Bir kimse bir şey adar da adını koyarsa, belirttiği şeyi yerine getirmesi lâzımdır.” (Molla Husrev, Dürürü’l-Hukkâm, İstanbul: Fazilet Neşriyat ve Matbaacılık, 1976, II/45) buyururlar.
Adağın yerine getirileceği kişi, yer ve cihet konusundaki şartlar bağlayıcı değildir. Bu itibarla muayyen bir hayır kurumuna veya fakire yardım yapmayı adayan kimse başka bir hayır kurumuna veya başka bir fakire yardımda bulunduğunda adağı yerine gelmiş olur (Kâsânî, Bedâi‘, V, 86, 93; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, V, 524, 526; Alâüddîn, el-Hediyyetü’l-‘Alâiyye, s. 143).