Sakal, Peygamber (sav)’in sünneti, yani yolu olduğu gibi, bütün peygamberlerin de sünneüdir. Cenab-ı Allah tarafından gönderilen bütün nebi ve resuller sakallı idiler. Bu yüzden sakalın büyük bir önemi vardır. İslâm’da sakalın hükmüne gelince: Hanefî, Mâliki ve Hanbelî mezheplerine göre erkeklerin sakal bırakmaları vaciptir. Peygamber (sav) şöyle buyurur:
“On haslet fıtrattandır; Bıyığı kısaltmak, sakal bırakmak, misvak kullanmak…” Başka bir hadiste de şöyle buyurmuştur: “Bıyıklan kısaltınız, sakallan da bırakınız.”
Yukarıda adı geçen mezhep kurucu ve sâlikleri, hadisteki emir vücup içindir, diyerek sakal kesmenin haram olduğuna hükmetmişlerdir (55).
Şâfiî mezhebinde ise sakal bırakmak vacip değil, sünnettir, kesmek tenzîhen mekruhtur. Gazâli, Şeyh Zekeriyya el-Ensârî, İb-ni Hacer, Remlî, Hatîb Şirbînî, İmam Nevevi ve Rafiî de bu görüştedirler (56).
Görüldüğü gibi sakal meselesi ulema arasında ihtilâflı bir meseledir. Şayet bir müslüman sakal bırakırsa, Peygamberin sünnetine imtisâl ettiği için büyük sevaba nail olur. Bırakmazsa üç mezhebe göre günahkâr olsa da Şâfiî mezhebine göre günahkâr değildir. Sakal bırakmayan kimse bu meselede Şâfiî mezhebini taklid ederse beis yoktur. Acizane, müslüman kardeşlerimize tavsiyem; bu mesele için ihtilâfa girmemeleri ve sakal bırakmayan kimseyi fısk ile itham etmemeleridir. Bu gibi ihtilâflar bize hiç bir fayda sağlamaz.
(55) El-Fıkıh alel Mezâhibil Erba’a, c. 2, s. 44-45; El-Menhel ül Azbül Mevrûd, c. 1 s. 186
(56) İanetüt Talibin, c. 2, s. 340