Hollanda’da gayr-ı müslimle evli ve çocuklu hıristiyan bir kadın, koca ve çocuklarıyla beraber yaşamasını sürdürmek şartıyla müslüman olmak istiyor. Gayr-ı müslim kocasını terketmeden böyle bir kadının müslüman olması caiz midir?
Bir kimse İslâm’ın bütün ahkâmım kabul edip, kelime-i tevhidi getirirse müslüman olmuş olur. Ancak erkek olduğu takdirde eşi yahudi veya hıristiyan ise müslüman olmazsa da onunla beraber hayatini sürdürebilecektir. Mecûsi veya Putreset ise müslüman olmadığı takdirde onu bırakmak zorundadır. Aksi takdirde müslümanlığı kabul edilmekle beraber zâni sayılır. Hayati boyunca zâni olarak yaşayan kimsenin vebâli’nin ne kadar büyük olduğu malumdur.
Kadın ise, gayr-ı müslim bir kimse ile evli olduğu takdirde, erkeğin dini ne olursa olsun mutlak surette onu bırakmak zorundadır. Hiç bir surette onunla yaşaması caiz değildir. Bu husus için hiç bir fetva yoktur. Bununla beraber, böyle bir kadın “müslüman olmayan kocamla birlikte yaşamak suretiyle müslüman olabilirim, ben çocuklarımı ve evimi bırakamam. Fetva varsa müslüman olurum, yoksa olmam” dese hayatı boyunca zâniye de olsa, küfürden kurtulması için müslüman olmasını tavsiye etmek lâzımdır.