Bir kimsenin meşrû bir hakkı vardır. Rüşvet vermedikçe meşru olan hakkını elde etmesi mümkün olmazsa ne yapması icap eder? Hakkını kurtarmak için rüşvet vermek dinen caiz midir?
Bilindiği gibi rüşvet vermek ve almak büyük bir vebaldir. Dinen rüşvet veren de mel’un, alan da mel’undur. Bununla beraber maalesef her asırda ve her yerde bu beşeri hastalık devam etmiş ve etmektedir. Allah korkusundan başka ilacı da yoktur. Zira her yerde her dairede ve her odada devlet kontrol memurunun bulunması mümkün değildir. İslâm’da rüşvetin dört çeşidi vardır. Üç çeşidi haram, bir çeşidi helâldir.
1— Hem alan için hem veren için haramdır. Herhangi bir memuriyete girebilmek için rüşvet vermek ve almak gibi.
2— Hakim ve vali gibi salâhiyetli olan kimselerin rüşvet almaları. Bu da haramdır.
3— Mahkemede veya başka bir dairede işi olan kimsenin işini görmek üzere vasıta olan kimseden rüşvet almak da haramdır. Yani vatandaş ile mahkeme arasında vasıta olan kimsenin rüşvet alması da haramdır. Yalnız onu ücretle tutarsa o takdirde mübah olur.
4— Hayatını ve malını korumak için salâhiyetli bir kimseye rüşvet veren kimse için helâldir. Ama alan için helâl değildir (98).
İslâm dininde yalan söylemek de rüşvet gibi haramdır. Ancak h’âkkmı alabilmek veya kendini zulümden kurtarmak için yalan söyleyen kimse mesul değildir (99).
Dipnot
(98) İbn Abidin c. 5, s. 304
(99) İbn Âbidin c. 5, s. 274