Birçok zaman radyo ve televizyonlar, hasta için kan vermek istiyen kimsenin filân hastaneye baş vurması rica olunur, diye ilân ediyor. Kan vermek istiyen kimse de hastaneye gidip para mukabilinde kanını satıyor. Böyle bir satış câiz midir? Kan, süt gibi akrabalık bağı oluşturur mu?
Her yıl yüzlerce insan hastalık ya da kaza sonrası kan bulunamadığı için hayatını kaybediyor. Damarlarımızın içinde bize hayat bahşeden kan, insan uzvunun en değerli maddelerindendir. Öyle ki, kansız insanın yaşadığı görülmemiş, kan zafiyetine mâruz kalanın da sıhhatini koruduğu işitilmemiştir.
Öncelike Bir hastaya onu ölümden veya hastalığından kurtamak için kan vermek caiz midir. Bu nedenle Kan bağışı yapan kimse, bunların karşılığında bir para almamalı, menfaat şartı koşmamalıdır. Çünkü insan ve insanın parçaları, istenildiği zaman satılan ve menfaat temin edilen bir meta değildir.
Tıbbın beşeriyete getirdiği büyük hizmetlerden biri de sağlıklı bir insanın kanım hasta bir insana nakledip, onun kan ihtiyacını karşılamak yolunu bulmasıdır. Gıda ve suya muhtaç olan kimseye yardım etmek lâzımdır ve büyük bir ibâdet olduğu gibi kana muhtaç olan kimseye de kan vermek lâzım ve büyük bir ibâdettir. Ancak gıda ve su, para ile satılabilir. Ama insan, değerli ve mükerrem olduğundan onun cüzü sayılan kanı para ile satılmaz. Teberru edilir, satılması haramdır. Hasta olan kimse zarurete binâen satın alsa vebala girmez (1).
Kan süt gibi akrabalık meydana getirmez. Çünkü Kur’an-ı Kerîm neseb akrabalığından başka sadece iki akrabalık kabul ediyor. Birincisi süt akrabalığı, İkincisi evlilikten meydana gelen akrabalıktır. Kendisine kan verilen kimse ile -iki yaşından küçük de olsa- kendisine kan veren kimsenin arasında hiç bir akrabalık bağı meydana gelmez. Zarurete binâen bir hastaya müslüman bir kimsenin kanını vermek caiz olduğu gibi, bir gayr-i müslimden kan alıp ona vermek de caizdir. Aynı zamanda bir kadın, hasta olan kocasına da kan verebilir ve hiç bir sakıncası yoktur.
Dipnot
(1) Rudûdün ‘alâ Ebâtil s. 126