Bugün İslâm âleminin birçok ülkelerinde çeşitli ceza kanunları uygulanmaktadır. İslâm’a göre bu cezalar nasıl değerlendirilir. Yani İslâm’a göre makbul sayılabilir mi?
İslâm âleminin bir çok ülkelerinde uygulanan ceza kanunları yasalaştırılırken her ülkenin millet meclisinde tabii ki İslâmî usul ve kurallara başvurulmaz ve İslâm hukuku da onlar için ölçü değildir. Daha ziyade onlar güçlü ülkelerde uygulanan kanunları ölçü alıyor. Bununla beraber, kati, zinâ, hırsızlık ve masum bir kimseye zina suçunu isnat etmek sureüyle iftira ve içki içmek gibi İslâm’da müeyyideleri belirtilmiş olan suçlar ile dinen suç olmayan fakat kanunen suç add edilen şeyler hariç diğer suçlar için verilen ceza ile söz konusu olan İslâm devletlerinde ve diğer müslüman olmayan devletlerde verilen ceza arasında tezat yoktur. Yani birbirine tevafuk edebilir.
Çünkü İslâm’da müeyyideleri belirtilmemiş suçlar için verilecek cezanın cins ve miktarının takdiri zamanın alim ve müctehidlerine bırakılmışür. Bu cezalar hapis olabileceği gibi sürgün de olabilir. Bazı alimlere göre mali ceza da olabilir. Zira İslâm’da müeyyideleri belirtilmemiş suçların cezası tazirdir. Tazirin de çeşitleri vardır, ağın vardır, hafifi vardır (17).
Yalnız İslâm dininin suç olarak kabul ettiği birçok şey var ki dünyanın bir Çok ülkelerinde bugün mer’i kanunlara göre suç değildir. Meyhane ve genelevi açmak ve çalıştırmak gibi. Bugün bir çok ülkelerde mer’i kanunların suç olarak kabul ettiği birçok şey İslâm’a göre suç değildir.
Dipnot
(17) İbni Abidin c. 4, s. 308