İslâm dininin savaşa ve gayr-ı müslimleri imha etmeğe önem veren bir din olduğu söyleniyor. Bu hususta ne diyorsunuz?
İslâm dini gerçekten savaşa ehemmiyet verip, ona katılmanın farz ve bu yolda can veren kimsenin şehid olup makamının çok yüksek olduğunu beyan ediyor. Cenâb-ı Hakk şöyle buyuruyor:
“Allah yolunda savaşın, bilin ki Allah herhalde her şeyi işitir ve bilir” (10).
Diğer bir ayette de şöyle buyuruyor:
“Allah (yolunda O’nun) için nasıl gerekiyorsa öylece cihâd edin” (11).
Müslümanların durumu zayıf olur veya müslüman bir şehir düşmanın saldırısına maruz kalırsa, orada mevcut olan tüm müs-lümanlara cihad farz-ı ayn olur. Yoksa, farz-ı kifâyedir. Allah yolunda şehid düşen kimsenin durumu başkasına benzemez, ölmüş ise de âlemi berzahda yüksek bir hayatı vardır.
Ehl-i küfre karşı verilen savaştan kaçmak helâk edici yedi gü-nahdan biridir. Durum böyle olmakla beraber gayr-ı müslimleri imha etmek için hiç bir emir olmadığı gibi böyle bir emare de yoktur. Kur’an ve Peygamber’in hadisi meydandadır. Bunun en büyük şahidi; tarih boyunca hürriyet içerisinde Filistin, Şam, Mısır, Irak ve Anadolu gibi İslâm vatanında zimmî ve gayr-ı müslimlerin yaşamasıdır. İslâm dini yıkım sayılan savaşı sevmez. Zaruret olmazsa ona başvurmak istemez. Peygamber (sav): “Düşmanla savaşmayı temenni etmeyiniz, Allah’ın ihsanını dileyiniz. Ama onunla (düşmanla) karşılaşırsanız sabrediniz” buyurmuştur.
Barış İslâm’da bir kaide, savaş bir istisnadır. Ancak şu iki halden birisi mevcut olduğu zaman savaş ilân edilir:
1— Can, namus, mal ve vatanı müdafaa etmek, yani bunlar düşmanın hücumuna maruz kaldıkları zaman onlan savunmak için savaş ilân edilir. Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor:
“Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşınız. Fakat haddi aşmayınız. Çünkü allah haddi aşanları sevmez” (12).
2— İslâmî müdafaa etmek, yani düşman İslâm dâvetine engel olursa onunla savaş ilan edilir.
Peygamber (sav) hiç bir zaman kâfirlere karşı İslâmî tebliğ ve davet etmeden savaşmamıştır. Bunun için Kayser, Kisrâ, Mükav-kis, Necaşî ve doğu ve batıdaki Arap krallarına mektuplar yazarak onlan İslâm’a davet etti. Bunlardan İslâm’ı kabul eden olduğu gibi etmeyen de olmuştu.
Dipnotlar
(10) Bakara sûresi, 244
(11) el-Hacc, 78
(12) Tevbe, 190