Genellikle bir kısım ticarethanelerde, dükkanlarda çerçeve içerisinde muhafaza edilen, adına “Karınca Duası” veya “Bereket Duası” denilen, okuyanın veya ticarethanesinde bulunduranın hayırlı ve bereketli kazançlar elde edeceğine inanılan, kim tarafından yazıldığı bilinmeyen, dinî bir temele de dayanmayan levhalar yer alır.
Karınca duası veyahutta bereket duası (ikisi de aynı şey) halk arasında okunan meşhur olmuş dualardan birisi. Kaynaklara baktığımızda Peygamber Efendimiz (asm)’den böyle bir duanın gelmedigini görüyoruz.
Ancak duanın metnine baktığımızda duada geçen ifadeler âyet ve hadis kaynaklıdır. Bu sebeple bu duanın okunmasında ya da taşınmasında herhangi bir sakıncanın olmadğını söyleyebiliriz.
Günümüze kadar gelen çok çesit dualar vardir. Hatta bu duaları Gümüshanevi Hazretleri “Mecmuatu’l-Ahzab” isimli kitabında bir araya getirmiş. Buradaki dualara baktığımızda tamamına yakını aynıyla Efendimiz (asm)’den gelmediği görülmektedir. Ancak Efendimiz’den sonra gelen âyet ve hadislerdeki dua ifadelerini mana büyükleri birleştirmişler ve bu şekilde ortaya yeni dua metinleri çıkmıştır.
Bu ve buna benzer dualarda dikkat etmemiz gereken en önemli konu ise, içlerinde geçen âyet ve hadisleri okuyarak ve anlamlarınıı öğrenerek onların manalarına uygun yaşamaya çalışmaktır.
İçinde âyet ve hadis bulunan kitapçık ve diğer yazılarla tuvalete girmeye gelince:
Önce tedbirine bakalım. Şüphesiz ki, böyle Cevşen, çeşitli âyet ve duaları ihtiva eden kitapçıkları kirli yerlere götürmemek, tuvalete sokmamak en güzelidir. Mümkün olsa da buralara girerken münasip bir yere konsa, çıkarken de alınıp yine cebe indirilse. Ama bu, en güzeli olmasına rağmen her zaman mümkün değildir.
Öyle ise bu gibi, gerek okumak, gerekse korunmak için cepte gezdirilen kitapçığı “üzerine alma, gezdirme” demek de uygun olmasa gerekir. Bu sebeple değerli fıkıh kitabı “Mülteka”nın şerhi “Dâmâd”dan bir nakil yaparak çıkış yolu tesbit ve tercih edeceğiz. Şöyle denmektedir bu kayıtta:
“Cebinde Kur’an âyetlerinden, yahut da Allah’ın isimlerinden yazılar bulunan kimsenin, bunlarla tuvalete girmesinde beis yoktur. Bunlar bir şeye sarılı olursa yine beis yoktur. Sarılı olmak hürmete daha yakındır. Bununla beraber, mümkün olduğu kadarıyla tedbir alıp dışarıda temiz bir yere bırakmak daha güzeldir.”
Bu konuda verilen bir misalde, yüzük üzerindeki âyet ve mübarek kelimelerden de söz edilmekte, âyet yazılı yüzükle tuvalete girilmemesi gerektiği ifade edilirken, yüzüğün âyet yazılı kısmı avuç içine alınıp da muhafaza edildiği takdirde girilebileceğine de işaret edilmektedir.
Demek ki bu gibi kitapların ya da yazıların bir beze, yahut da münasip bir kağıda ve benzeri özel sargılara sarılıp da cepte bulunması halinde mahzur olmayacağı noktası kuvvet kazanmaktadır.
Tuvalete giremeyeceğinden korkarak bunları terk etmektense, cebine koyup hürmetli şekilde muhafaza ederek taşımayı tercih etmekte isabet olsa gerektir.