Kıran haccı, aynı yılın hac mevsiminde umre ve haccın ikisine birden niyet edilip ihrama girilerek tek ihramla yapılan hacdır.
Kıran haccı yapmak isteyen kişi, mîkâta varınca veya daha varmadan umre ve haccın her ikisine birden niyet ederek ihrama girer.
Umreyi yaptıktan sonra, ihramdan çıkmayıp, aynı ihramla haccı da eda eder, sonra ihramdan çıkar. Kıran haccı yapanların şükür kurbanı kesmesi vaciptir (Merğînânî, el-Hidâye, II, 369 vd.; Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 498).
Hacc ile umrenin bir ihramla yerine getirilmesi.
Kırân, sözlükte iki şeyi biraraya getirmektir. Bir terim olarak; hacc ile umrenin ihramını birleştirmek, yani ikisi için birden ihrama girmek, demektir.
Kırân haccı yapacak kimse, mîkatta veya daha önce umre ile hacca birlikte niyet edip, iki rekât namaz kılar; sonra “Allah’ım, ben umre ile hacc yapmak istiyorum; bunları bana kolay kıl, bunları benden kabul buyur” diye dua eder, telbiyede bulunur ve ihram yasaklarına uyar. Mekke’ye girince, önce umresini yapar, Beytullah-ı tavaf eder, Safâ ile Merve arasında sa’y eder. Sonra ifrat haccı yapan kimse gibi farz haccın menâsikine başlar. Kudûm tavafı, Arafat’ta vakfe, ziyaret tavafı, sa’y ve veda tavafı gibi ibâdetlerle hacc ve umre tamamlanır. Kur’an-ı Kerîm’de, “Hacc ve umreyi Allah için tamamlayınız” buyurulur (el-Bakara, 2/ 196). Ayette, kırân haccı yapanla başkaları arasında bir ayırım yapılmaksızın, başlanan hacc ibadetinin tamamlanması istenmiştir. Sabiy b. Ma’bed iki tavaf ve iki sa’y ile hacc yapmış, Hz. Ömer kendisine, “Resulullah (s.a.s)’in sünnetine giden doğru yolu buldun” demiş (Zeylaî, Nasbu’r-Râye, III,109); Hz. Ali de kırân haccı yapan bir kimseye, “Hacc ve umre için yüksek sesle telbiyede bulunduğun zaman, ikisi için iki tavaf ve iki sa’y yap” diye açıklamada bulunmuştur (Zeylâî, a.g.e., III, 111).
Hanefiler dışındaki mezhep imamlarına göre ise, kırân haccı yapan kimseye her iki hacc için tek tavaf ve tek sa’y yeterlidir. “Kim hacc ve umre için ihrama girerse, ona bu ikisinden birlikte ihramdan çıkıncaya kadar tek tavaf ve tek sa’y yeterli olur” (Zeylâî, a.g.e., III,108). Fakat kırân haccı yapan kimse, ifrat haccı yapan gibi ifada tavafından önce kudûm tavâfı yapar; kudûm tavafından sonra sa’y yapmamışsa, ifada (ziyaret) tavafından sonra sa’y yapar.
Kırân haccı yapan, temettü haccında olduğu gibi bir şükür olarak cemreleri veya yalnız akabe cemresini taşladıktan sonra, saçlarını tıraştan veya kestirmeden önce bir kurban keser. Bunun hükmü vaciptir. Bu kurbanı bulup kesemeyecekse, Arefe gününde bitmek üzere üç gün oruç tutar; yedi gün de bayram günleri çıktıktan sonra dilediği vakitte tutar ki, toplam on gündür. Bunlar ayrı vakitlerde de tutulabilir. Kur’an’da şöyle buyurulur: “Hacc zamanına kadar umre yapana gücünün yettiği bir kurban gerekir. Kurban bulamayan kimseye hacc sırasında üç gün, döndüğünüzden sonra da yedi gün oruç tutması gerekir” (el-Bakara, 2/196). Eğer kurban bayramı günlerinden önce üç gün oruç tutmazsa, iki kurban kesmesi kesinleşir. Birisi şükür kurbanı, diğeri vaktinden önce ihramdan çıktığı için ceza kurbanı (İbn Kudâme, el-Muğnî, III, 469, 476-478; İbn Rüşd, Bidâyeti,i’l-Müctehid, I, 357; el-Kâsânî, Bedâyiu’s-Sanâyi’, II, 159; İbn-i Âbidin, Reddü’l-Muhtâr, Terc. A. Davudoğlu, İstanbul 1983, V, 33-46).
Hamdi DÖNDÜREN