Hanefî, Şâfiî ve Mâlikîlerin de içinde bulunduğu çoğunluğa göre ifrad haccına niyet eden ve kudüm tavafını yapan kişi bu haccını temettu veya kırana dönüştüremez.
Hanbelî mezhebine göre ise bu durumdaki kişi haccını temettu veya kırana dönüştürebilir (İbn Rüşd, Bidâye, I, 333, 335).
Kudüm; gelmek, varmak, ulaşmak manalarına gelir. “Tavaf” ise, bir şeyin etrafında dolaşmak, ziyaret etmek Kâbe`nin etrafımda yedi defa dolaşmak demektir (İbnü`l-Manzûr, Lisanü`l-Arab, Beyrut 1388/1968, IX, 225 vd.; Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, İstanbul 1986, s.462).
Kâbe`nin güney tarafında bulunan Hacer-i Esved (siyah taş) tavaf için başlangıç işareti kabul edilerek, tavafa bu taşın bulunduğu köşeden başlanır. Kâbe sol tarafa alınıp, Kâbenin kapısına doğru gidilerek, etrafı dolaşılır. Hacer-i Esved`in hizasına her gelişte mümkünse öpülür, değilse selamlanır. Bu dolaşmaların her birine “şavt” denir.
Kudüm tavafı ise, beş çeşit tavaftan biri olup, Mekke-i Mükerremenin dışından hac etmek için gelen müslümanların, bu mübarek şehre vardıklarında yaptıkları tavaftır. Bu tavaf, afâkî, yani “mikat” denilen ve hac niyetiyle ihrama girilen özel mahallerin bir çizgi ile birleştirilmesinden meydana gelen dairenin dışında kalan başka şehir ve ülkelerden Mekke-i Mükerreme`ye gelen hacı adayları için sünnettir. Diğer adları “tavaf-ı lika veya tavaf-ı tahiyye (kavuşma veya selamlama tavafı)”dır. (Es-Serahsî, el-Mebsût, Beyrut t.s., s.11, IV, 34; Bilmen, Ömer Nasuhî, Büyük İslâm İlmihali, s.369).